Mert Mutlutürk
E-sporlar yani elektronik sporlar her geçen gün biraz daha popüler bir hal almakta. Sektörün genişlemesiyle birlikte milyonlarca takipçiye ulaşan pazar, dünya üzerinde neredeyse herkese hitap ediyor ve hızla büyüyor. E-sporun tanımıyla başlamak gerekirse; e-spor oyuncuların bilgisayar ya da diğer oyun konsollarını kullanarak çevrim içi ya da klasik sporlarda olduğu gibi çevrim dışı bir şekilde bir araya gelerek yarıştıkları spor dalıdır. Sporun bir başka formu olan elektronik sporların geçmişi 2000’li yılların başına dayanıyor. Ödüllü turnuvaların sayısının artmasıyla, geçimini bu yolla sürdüren insanlar e-sporların popülaritesini arttırarak, sporun bu yeni formunu geliştirdi denilebilir. Son yıllarda iyice hız kazanan ve hareketlenen bu endüstri, yapılan yatırımları da göz önüne alırsak parlak bir geleceğe sahip diyebiliriz. Teknolojinin gelişmesi ve insanların alışkanlıklarının değişmesinin de e-sporların gelişimi üzerinde önemli bir etkisi olduğu söylenebilir. İnsanlar geleneksel sporlardan yavaş yavaş uzaklaşıyor ve bu sektörün bir parçası haline geliyor. Çocukların büyük bir bölümü artık sokaklarda geleneksel sporları yapmak yerine evlerinde bilgisayar karşısında e-sporlara yönelmeyi tercih ediyor.
İsminden de anlaşılacağı gibi elektronik ortamda yapılan bu sporlar tıpkı geleneksel sporlarda olduğu gibi zihinsel ve bedensel becerilerin iyi bir şekilde kullanılmasını gerektiriyor. Her ne kadar e-sporun aslında bir spor dalı olmadığına dair tartışmalar sık sık yaşansa da son zamanlarda elektronik sporların popülaritesinin artmasıyla bu tartışmalar bir son buldu ve e-spor da tıpkı klasik sporlar gibi bir spor olarak kabul edildi. Yazının başında e-sporların geçmişinin 2000’li yıllara dayandığından bahsediliyor fakat 2000’li yıllara dayanan sadece popülaritenin artması. 70-80’li yıllarda e-spor terimi henüz kullanılmamışken bile atari salonlarında insanlar arasında bir rekabet söz konusuydu fakat sosyal medyanın yetersizliği ve teknolojinin henüz günümüzdeki kadar gelişmemiş olması sebebiyle bu popülarite atari salonlarından çıkamamıştı. Ta ki 2000’li yıllarda insanlar bilgiye bir kaç tıklamayla ulaşabilene kadar. 2000 yılından sonra e-spor sektörü hızlı bir şekilde büyümeye başladı. Oyunların dijital ortamda dağıtılmasıyla ve oyuncular arasında kurulan ağlarla herkes bu sektörün bir parçası olmaya başladı ve sonunda diğer oyuncularla yarışmak adına yerel ve uluslararası turnuvalara katılmaya başladılar. Bu turnuvalar başta küçük çaplı olsalar da günümüzde milyonlarca dolarlık ödülleri ve milyonlarca izleyicisiyle e-sporun küçümsenecek bir alan olmadığını herkese gösterdiler. Sektör hala bütün hızıyla büyümeye devam etmekte. Turnuvalar her geçen gün daha fazla izleyiciye ve katılımcıya ulaşmakta. Yapılan yatırımlar e-sporların kısa soluklu olmayacağının bir kanıtı niteliğinde diyebiliriz. Türkiye’de ise durum farklı değil. Ülkemizde teknoloji çağı çocukları sektöre her gün biraz daha katkıda bulunuyor. Bazen bir oyuncu olarak bazen ise aktif bir katılımcı olarak. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi köklü spor kulüplerinin de e-spor takımlarını kurmasıyla Türkiye’de de e-sporlar gittikçe daha da popülerleşmeye başladı. İnsanlar artık klasik futbol maçları izlemek yerine, ülkemizde son derece popüler olan League of Legends maçlarını tercih etmekte. Genç yaşlı herkesin ilgisini çeken sporun bu formu üniversitelerden de tam destek almakta. Üniversiteler kendi takımlarını kurup şehirlerindeki liglerde yarışırken, sektörün büyümesine de katkıda bulunuyor. Uzmanlara göre Türkiye e-spor alanında başarılı bir ülke olmasa da bu alanda en büyük gelişmeleri kaydeden ülkelerden biri. 2016 yılından beri ülkemizde Gençlik ve Spor Bakanlığı e-sporu profesyonel bir spor olarak kabul etmekte ve profesyonel sporculara lisans vermekte. Bu heyecan verici gelişme Türkiye’de e-sporun ne kadar önemli bir konumda olduğunu göstermenin yanı sıra sektörün ne kadar gelecek vadettiğini de takipçilerine gösteriyor.
Türkiye’nin önde gelen e-spor bilgi paylaşım platformlarından olan 5mid.com’un editörlerinden Sinan Alpsoy hem kendisiyle ilgili sorulara cevap verdi hem de Türkiye’de e-sporun geleceğinden bir profesyonel olarak bahsetti.
‘Çocukluğumdan Beri Teknolojiye ve Bilgisayar Oyunlarına Meraklıyım.’
Bilgisayar oyunlarıyla çok erken yaşta tanıştığını belirten Alpsoy aslında 17-18 yıldır bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde bu sektörün bir parçası olduğunu söyledi. ‘İlk bilgisayarım 5 yaşındayken alınmıştı. Henüz okuma-yazma bile bilmezken bilgisayar oyunlarıyla tanıştım. Bana farklı bir dünya gibi geliyordu ve okul stresimin olmadığı o güzel günlerde zamanımın çoğunu bilgisayar oyunlarıyla geçiriyordum. Çocukluğumdan beri teknolojiye ve bilgisayar oyunlarına meraklıyım’ diyerek ne kadar büyük bir e-spor hayranı olduğunu paylaşan Alpsoy ilerleyen yaşlarında profesyonel turnuvalarda da yer aldığından bahsetti.
‘Bu Sektörün Hak Ettiği Bilgi Akışına Katkıda Bulunmaya Çalışıyoruz.’
10 binlerce saatini bilgisayar oyunlarına veren editör sadece bir oyuncu değil aynı zamanda bu alanda bir uzman da sayılabilir. 2 yıldır 5mid.com’da editörlük yapan Alpsoy binlerce saatlik deneyimini takipçileriyle paylaşıyor. Siteye sonradan editör olarak dahil olan Alpsoy ‘Başladığımız günden beri sayısı artan e-spor takipçilerine kaliteli ve tarafsız bilgiler sunmayı amaçlayan bir e-spor haber sitesi olduk. Asıl amacımız insanlara bilgi sunmaktı ve tıpkı benim gibi yıllarını bu işe vermiş kadromuzla elimizden geldiğince bu amaca hizmet ettik. Bu sektörün hak ettiği bilgi akışına katkıda bulunmaya çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz’ diyerek 5mid’in vizyon ve misyonunu belirtti.
‘Yapılan Yatırımlar Ülkemizde E-sporun Ne Kadar Gelecek Vadettiğini Gösteriyor.’
Sektörün son 8-10 yıl içerisinde çok değiştiğini belirten Alpsoy ülkemizde e-spora devasa büyüklükte yatırımlar yapıldığının altını çizdi. E-spor kulübü kuran Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş kulüplerine dikkat çeken Alpsoy, sektörün her geçen gün büyüdüğünü ‘Türkiye’nin büyük spor kulüpleri e-spor takımlarını kurmaya başladı. Turnuvalar her geçen gün biraz daha büyüyor ve katılımcılara daha büyük ödüller veriliyor. Oyunlara gelen Türkçe dil desteği ise heyecan verici bir başka gelişme. Yapılan yatırımlar ülkemizde e-sporun ne kadar gelecek vadettiğini gösteriyor’ cümleleriyle dile getirdi.
Sinan Alpsoy’un yanı sıra amatör bir e-sporcu olan Oğuzhan Daştan’ın da e-spor tecrübeleri bir o kadar önemli. Daştan’da tıpkı Alpsoy gibi bilgisayar oyunlarıyla küçük yaşta tanıştığını belirttikten sonra sektörler ilgili tecrübelerini anlattı. 6 yaşında bu sektöre dahil olan Oğuzhan Daştan, kişiliğinin bir özelliği olan rekabet etme isteğinin bir sonucu olarak sektöre bir sporcu olarak girmenin onun için bir çocukluk hayali olduğunu söyledi. Henüz ülkemizde e-sporlar yaygın bir şekilde yapılmazken 2000’li yılların başlarında popüler olan internet kafelerde temelini attığı bu hobi zamanla Daştan’ı e-spor endüstrisinin iyice içine sokmuş ve bugün hayatına amatör bir e-sporcu olarak devam etmekte. Aynı zamanda bir üniversite öğrencisi olan oyuncu geri kalan zamanını çoğunlukla bilgisayar oyunlarına ve turnuvalara ayırmakta olduğunu belirtti. Elektronik sporları ve hızla büyüyen bu sektörü daha iyi anlamamız için tecrübelerini paylaşan Daştan ilk olarak bu maceranın nasıl başladığını anlattı.
‘Bu Kadar Uzun Soluklu Bir Hobim Daha Önce Olmamıştı.’
Sinan Alpsoy gibi bilgisayarla 5 yaşında tanışan sporcu, o günden beri hayatının tamamen değiştiğini söyledi. ‘Yaşıtlarımın aksine dışarı çıkıp bisiklet sürmeyi ya da futbol maçları yapmayı pek sevmedim. Bilgisayar oyunları benim için daha cezbediciydi. Her şeyden çabuk sıkılmama rağmen şunu söyleyebilirim ki bu kadar uzun soluklu bir hobim daha önce olmamıştı.’ diyerek bilgisayar oyunlarıyla nasıl tanıştığını ve oyunların onun için
ne kadar önemli olduğunu vurguladı.
‘Başta Sadece Eğlence İçin Oynarken Kendimi Bir Anda Yarışın İçinde Buldum.’
Bir e-sporcu olmayı daha önce düşünmeyen Daştan, ilk başta bilgisayar oyunlarını sadece zevk için oynadığını ve sadece bilgisayar oyunlarına değil, diğer konsol oyunlarına da ilgili olduğunu söyledi. Dijital oyunların her türlüsüne ilgili olan sporcu yeteneğini internet kafelerde keşfettiğini belirtti. ‘Sadece zevk için oynadığımız oyunlarda rekabet birden artmaya başladı. Turnuvalar ve mevcut internet ağları elverişli olmadığı için internet kafelerde bu tarz bir rekabet içindeydik ve benim arkadaşlarıma göre çok daha büyük bir yeteneğim olduğunu keşfetmem uzun sürmedi. Başta sadece eğlence için oynarken kendimi bir anda yarışın içinde buldum ve bir e-sporcu olmaya karar verdim.’ diyen Daştan sektöre nasıl dahil olduğundan bu şekilde bahsetti.
‘Sektör Hiç Olmadığı Kadar Hızlı Bir Şekilde Büyüyor.’
Oğuzhan’ın e-sporun mevcut durumuyla ilgili değindiği ilk nokta sektörün ne kadar hızlı bir şekilde büyüdüğüydü. Sosyal medyanın da yardımıyla haberleşme eskisinden daha kolay ve oyuncularla organizatörler sürekli iletişim içinde diyen Daştan, mevcut ağların oyuncular için eskiye göre çok daha iyi olduğunu ve bundan 7-8 yıl önce yaşadıkları zorlukları artık çok basit şekillerde hallettiklerini söyledi. ‘Ülkemiz her şeyde olduğu gibi e-spor alanında da gelişmekte. Bu gelişim açıkçası çok hızlı bir şekilde yaşanmamakta. Hala Türkiye’de sunucusu olmayan sayısız oyun var fakat şunu söyleyebilirim ki sektör Türkiye’de bile hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde büyüyor.’ diyen Daştan durumdan buruk bir şekilde memnun olduğunu söyledi.
E-spor alanında uzman olan Oğuzhan ve Sinan’dan görüşlerini aldıktan sonra sektöre olan bakış açım açıkçası çeşitli değişimlere uğradı. Ben de teknoloji çağının bir çocuğu olduğum için sektöre çok uzak değilim. Tıpkı onlar gibi erken yaşta teknolojiyle tanıştım ve her zaman oyunlara karşı bir ilgim oldu. Bu konuda profesyonel olmayı hiç düşünmedim fakat sektörün de bir şekilde bir parçası oldum. Teknolojinin hayatımıza girişiyle hepimizin hayatı değişti ve ben de bir e-spor hayranı olarak son zamanlarda geleneksel spor müsabakalarından çok e-spor maçlarına yoğunlaştım diyebilirim. Yaptığım röportajlardan ve aldığım fikirlerden sonra açık ve net bir şekilde diyebilirim ki elektronik sporlar dünyada da ülkemizde de parlak bir geleceğe sahip. Sektör hızlı bir şekilde gelişmekte ve bu sürecin daha da hızlanacak gibi duruyor.
Sonuç olarak, elektronik sporlar son yıllarda oldukça popüler. Bu popülarite her geçen gün artmakta ve teknolojinin -dolayısıyla haberleşmenin- gelişmesiyle ülkemize de sıçramış durumda. Değişen hayat tarzımız ve teknoloji çağının getirdikleri bu popülaritenin artmasına zemin hazırlamakta. E-sporcuların da artık birer profesyonel sporcu sayılması ve devlet desteğiyle birlikte ülkemiz de resmen sektöre girmiş bulunmakta. Türkiye’nin köklü e-spor haber sitelerinden olan 5mid.com’un editörlerinden Sinan Alpsoy ve amatör bir e-sporcu olan Oğuzhan Daştan’ın da görüşlerini aldıktan sonra açık ve net bir şekilde söyleyebilirim ki Türkiye artık e-sporun önemli bir parçası. Her yıl yüzlerce sporcunun yetiştiği ülkemizde e-sporun parlak bir geleceği var ve sektör Türkiye’de her geçen gün daha da gelişmekte.
E-sporlar yani elektronik sporlar her geçen gün biraz daha popüler bir hal almakta. Sektörün genişlemesiyle birlikte milyonlarca takipçiye ulaşan pazar, dünya üzerinde neredeyse herkese hitap ediyor ve hızla büyüyor. E-sporun tanımıyla başlamak gerekirse; e-spor oyuncuların bilgisayar ya da diğer oyun konsollarını kullanarak çevrim içi ya da klasik sporlarda olduğu gibi çevrim dışı bir şekilde bir araya gelerek yarıştıkları spor dalıdır. Sporun bir başka formu olan elektronik sporların geçmişi 2000’li yılların başına dayanıyor. Ödüllü turnuvaların sayısının artmasıyla, geçimini bu yolla sürdüren insanlar e-sporların popülaritesini arttırarak, sporun bu yeni formunu geliştirdi denilebilir. Son yıllarda iyice hız kazanan ve hareketlenen bu endüstri, yapılan yatırımları da göz önüne alırsak parlak bir geleceğe sahip diyebiliriz. Teknolojinin gelişmesi ve insanların alışkanlıklarının değişmesinin de e-sporların gelişimi üzerinde önemli bir etkisi olduğu söylenebilir. İnsanlar geleneksel sporlardan yavaş yavaş uzaklaşıyor ve bu sektörün bir parçası haline geliyor. Çocukların büyük bir bölümü artık sokaklarda geleneksel sporları yapmak yerine evlerinde bilgisayar karşısında e-sporlara yönelmeyi tercih ediyor.
İsminden de anlaşılacağı gibi elektronik ortamda yapılan bu sporlar tıpkı geleneksel sporlarda olduğu gibi zihinsel ve bedensel becerilerin iyi bir şekilde kullanılmasını gerektiriyor. Her ne kadar e-sporun aslında bir spor dalı olmadığına dair tartışmalar sık sık yaşansa da son zamanlarda elektronik sporların popülaritesinin artmasıyla bu tartışmalar bir son buldu ve e-spor da tıpkı klasik sporlar gibi bir spor olarak kabul edildi. Yazının başında e-sporların geçmişinin 2000’li yıllara dayandığından bahsediliyor fakat 2000’li yıllara dayanan sadece popülaritenin artması. 70-80’li yıllarda e-spor terimi henüz kullanılmamışken bile atari salonlarında insanlar arasında bir rekabet söz konusuydu fakat sosyal medyanın yetersizliği ve teknolojinin henüz günümüzdeki kadar gelişmemiş olması sebebiyle bu popülarite atari salonlarından çıkamamıştı. Ta ki 2000’li yıllarda insanlar bilgiye bir kaç tıklamayla ulaşabilene kadar. 2000 yılından sonra e-spor sektörü hızlı bir şekilde büyümeye başladı. Oyunların dijital ortamda dağıtılmasıyla ve oyuncular arasında kurulan ağlarla herkes bu sektörün bir parçası olmaya başladı ve sonunda diğer oyuncularla yarışmak adına yerel ve uluslararası turnuvalara katılmaya başladılar. Bu turnuvalar başta küçük çaplı olsalar da günümüzde milyonlarca dolarlık ödülleri ve milyonlarca izleyicisiyle e-sporun küçümsenecek bir alan olmadığını herkese gösterdiler. Sektör hala bütün hızıyla büyümeye devam etmekte. Turnuvalar her geçen gün daha fazla izleyiciye ve katılımcıya ulaşmakta. Yapılan yatırımlar e-sporların kısa soluklu olmayacağının bir kanıtı niteliğinde diyebiliriz. Türkiye’de ise durum farklı değil. Ülkemizde teknoloji çağı çocukları sektöre her gün biraz daha katkıda bulunuyor. Bazen bir oyuncu olarak bazen ise aktif bir katılımcı olarak. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi köklü spor kulüplerinin de e-spor takımlarını kurmasıyla Türkiye’de de e-sporlar gittikçe daha da popülerleşmeye başladı. İnsanlar artık klasik futbol maçları izlemek yerine, ülkemizde son derece popüler olan League of Legends maçlarını tercih etmekte. Genç yaşlı herkesin ilgisini çeken sporun bu formu üniversitelerden de tam destek almakta. Üniversiteler kendi takımlarını kurup şehirlerindeki liglerde yarışırken, sektörün büyümesine de katkıda bulunuyor. Uzmanlara göre Türkiye e-spor alanında başarılı bir ülke olmasa da bu alanda en büyük gelişmeleri kaydeden ülkelerden biri. 2016 yılından beri ülkemizde Gençlik ve Spor Bakanlığı e-sporu profesyonel bir spor olarak kabul etmekte ve profesyonel sporculara lisans vermekte. Bu heyecan verici gelişme Türkiye’de e-sporun ne kadar önemli bir konumda olduğunu göstermenin yanı sıra sektörün ne kadar gelecek vadettiğini de takipçilerine gösteriyor.
Türkiye’nin önde gelen e-spor bilgi paylaşım platformlarından olan 5mid.com’un editörlerinden Sinan Alpsoy hem kendisiyle ilgili sorulara cevap verdi hem de Türkiye’de e-sporun geleceğinden bir profesyonel olarak bahsetti.
‘Çocukluğumdan Beri Teknolojiye ve Bilgisayar Oyunlarına Meraklıyım.’
Bilgisayar oyunlarıyla çok erken yaşta tanıştığını belirten Alpsoy aslında 17-18 yıldır bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde bu sektörün bir parçası olduğunu söyledi. ‘İlk bilgisayarım 5 yaşındayken alınmıştı. Henüz okuma-yazma bile bilmezken bilgisayar oyunlarıyla tanıştım. Bana farklı bir dünya gibi geliyordu ve okul stresimin olmadığı o güzel günlerde zamanımın çoğunu bilgisayar oyunlarıyla geçiriyordum. Çocukluğumdan beri teknolojiye ve bilgisayar oyunlarına meraklıyım’ diyerek ne kadar büyük bir e-spor hayranı olduğunu paylaşan Alpsoy ilerleyen yaşlarında profesyonel turnuvalarda da yer aldığından bahsetti.
‘Bu Sektörün Hak Ettiği Bilgi Akışına Katkıda Bulunmaya Çalışıyoruz.’
10 binlerce saatini bilgisayar oyunlarına veren editör sadece bir oyuncu değil aynı zamanda bu alanda bir uzman da sayılabilir. 2 yıldır 5mid.com’da editörlük yapan Alpsoy binlerce saatlik deneyimini takipçileriyle paylaşıyor. Siteye sonradan editör olarak dahil olan Alpsoy ‘Başladığımız günden beri sayısı artan e-spor takipçilerine kaliteli ve tarafsız bilgiler sunmayı amaçlayan bir e-spor haber sitesi olduk. Asıl amacımız insanlara bilgi sunmaktı ve tıpkı benim gibi yıllarını bu işe vermiş kadromuzla elimizden geldiğince bu amaca hizmet ettik. Bu sektörün hak ettiği bilgi akışına katkıda bulunmaya çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz’ diyerek 5mid’in vizyon ve misyonunu belirtti.
‘Yapılan Yatırımlar Ülkemizde E-sporun Ne Kadar Gelecek Vadettiğini Gösteriyor.’
Sektörün son 8-10 yıl içerisinde çok değiştiğini belirten Alpsoy ülkemizde e-spora devasa büyüklükte yatırımlar yapıldığının altını çizdi. E-spor kulübü kuran Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş kulüplerine dikkat çeken Alpsoy, sektörün her geçen gün büyüdüğünü ‘Türkiye’nin büyük spor kulüpleri e-spor takımlarını kurmaya başladı. Turnuvalar her geçen gün biraz daha büyüyor ve katılımcılara daha büyük ödüller veriliyor. Oyunlara gelen Türkçe dil desteği ise heyecan verici bir başka gelişme. Yapılan yatırımlar ülkemizde e-sporun ne kadar gelecek vadettiğini gösteriyor’ cümleleriyle dile getirdi.
Sinan Alpsoy’un yanı sıra amatör bir e-sporcu olan Oğuzhan Daştan’ın da e-spor tecrübeleri bir o kadar önemli. Daştan’da tıpkı Alpsoy gibi bilgisayar oyunlarıyla küçük yaşta tanıştığını belirttikten sonra sektörler ilgili tecrübelerini anlattı. 6 yaşında bu sektöre dahil olan Oğuzhan Daştan, kişiliğinin bir özelliği olan rekabet etme isteğinin bir sonucu olarak sektöre bir sporcu olarak girmenin onun için bir çocukluk hayali olduğunu söyledi. Henüz ülkemizde e-sporlar yaygın bir şekilde yapılmazken 2000’li yılların başlarında popüler olan internet kafelerde temelini attığı bu hobi zamanla Daştan’ı e-spor endüstrisinin iyice içine sokmuş ve bugün hayatına amatör bir e-sporcu olarak devam etmekte. Aynı zamanda bir üniversite öğrencisi olan oyuncu geri kalan zamanını çoğunlukla bilgisayar oyunlarına ve turnuvalara ayırmakta olduğunu belirtti. Elektronik sporları ve hızla büyüyen bu sektörü daha iyi anlamamız için tecrübelerini paylaşan Daştan ilk olarak bu maceranın nasıl başladığını anlattı.
‘Bu Kadar Uzun Soluklu Bir Hobim Daha Önce Olmamıştı.’
Sinan Alpsoy gibi bilgisayarla 5 yaşında tanışan sporcu, o günden beri hayatının tamamen değiştiğini söyledi. ‘Yaşıtlarımın aksine dışarı çıkıp bisiklet sürmeyi ya da futbol maçları yapmayı pek sevmedim. Bilgisayar oyunları benim için daha cezbediciydi. Her şeyden çabuk sıkılmama rağmen şunu söyleyebilirim ki bu kadar uzun soluklu bir hobim daha önce olmamıştı.’ diyerek bilgisayar oyunlarıyla nasıl tanıştığını ve oyunların onun için
ne kadar önemli olduğunu vurguladı.
‘Başta Sadece Eğlence İçin Oynarken Kendimi Bir Anda Yarışın İçinde Buldum.’
Bir e-sporcu olmayı daha önce düşünmeyen Daştan, ilk başta bilgisayar oyunlarını sadece zevk için oynadığını ve sadece bilgisayar oyunlarına değil, diğer konsol oyunlarına da ilgili olduğunu söyledi. Dijital oyunların her türlüsüne ilgili olan sporcu yeteneğini internet kafelerde keşfettiğini belirtti. ‘Sadece zevk için oynadığımız oyunlarda rekabet birden artmaya başladı. Turnuvalar ve mevcut internet ağları elverişli olmadığı için internet kafelerde bu tarz bir rekabet içindeydik ve benim arkadaşlarıma göre çok daha büyük bir yeteneğim olduğunu keşfetmem uzun sürmedi. Başta sadece eğlence için oynarken kendimi bir anda yarışın içinde buldum ve bir e-sporcu olmaya karar verdim.’ diyen Daştan sektöre nasıl dahil olduğundan bu şekilde bahsetti.
‘Sektör Hiç Olmadığı Kadar Hızlı Bir Şekilde Büyüyor.’
Oğuzhan’ın e-sporun mevcut durumuyla ilgili değindiği ilk nokta sektörün ne kadar hızlı bir şekilde büyüdüğüydü. Sosyal medyanın da yardımıyla haberleşme eskisinden daha kolay ve oyuncularla organizatörler sürekli iletişim içinde diyen Daştan, mevcut ağların oyuncular için eskiye göre çok daha iyi olduğunu ve bundan 7-8 yıl önce yaşadıkları zorlukları artık çok basit şekillerde hallettiklerini söyledi. ‘Ülkemiz her şeyde olduğu gibi e-spor alanında da gelişmekte. Bu gelişim açıkçası çok hızlı bir şekilde yaşanmamakta. Hala Türkiye’de sunucusu olmayan sayısız oyun var fakat şunu söyleyebilirim ki sektör Türkiye’de bile hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde büyüyor.’ diyen Daştan durumdan buruk bir şekilde memnun olduğunu söyledi.
E-spor alanında uzman olan Oğuzhan ve Sinan’dan görüşlerini aldıktan sonra sektöre olan bakış açım açıkçası çeşitli değişimlere uğradı. Ben de teknoloji çağının bir çocuğu olduğum için sektöre çok uzak değilim. Tıpkı onlar gibi erken yaşta teknolojiyle tanıştım ve her zaman oyunlara karşı bir ilgim oldu. Bu konuda profesyonel olmayı hiç düşünmedim fakat sektörün de bir şekilde bir parçası oldum. Teknolojinin hayatımıza girişiyle hepimizin hayatı değişti ve ben de bir e-spor hayranı olarak son zamanlarda geleneksel spor müsabakalarından çok e-spor maçlarına yoğunlaştım diyebilirim. Yaptığım röportajlardan ve aldığım fikirlerden sonra açık ve net bir şekilde diyebilirim ki elektronik sporlar dünyada da ülkemizde de parlak bir geleceğe sahip. Sektör hızlı bir şekilde gelişmekte ve bu sürecin daha da hızlanacak gibi duruyor.
Sonuç olarak, elektronik sporlar son yıllarda oldukça popüler. Bu popülarite her geçen gün artmakta ve teknolojinin -dolayısıyla haberleşmenin- gelişmesiyle ülkemize de sıçramış durumda. Değişen hayat tarzımız ve teknoloji çağının getirdikleri bu popülaritenin artmasına zemin hazırlamakta. E-sporcuların da artık birer profesyonel sporcu sayılması ve devlet desteğiyle birlikte ülkemiz de resmen sektöre girmiş bulunmakta. Türkiye’nin köklü e-spor haber sitelerinden olan 5mid.com’un editörlerinden Sinan Alpsoy ve amatör bir e-sporcu olan Oğuzhan Daştan’ın da görüşlerini aldıktan sonra açık ve net bir şekilde söyleyebilirim ki Türkiye artık e-sporun önemli bir parçası. Her yıl yüzlerce sporcunun yetiştiği ülkemizde e-sporun parlak bir geleceği var ve sektör Türkiye’de her geçen gün daha da gelişmekte.