24.11.17
Duygu Ergürtuna
Bilkent Üniversitesi Türkiye Tarihi ödül töreni MHP İzmir Milletvekili Oktay Vural, Mütevelli Heyeti Başkanı Ali Doğramacı ve Rektör Abdullah Atalar gibi isimlerin de teşrifleriyle 18 Ekim 2017'de C Blok Konferans Salonunda gerçekleşti. Törende, 2016-2017 Akademik Yılı boyunca yapılmış olan ödevler içinden seçilerek ilk 10'a girmeyi başaran gruplar Tarih Bölümü tarafından ödüllendirildi. Birinciliğe layık görülen "Kayaköy: Mübadelenin Gölgesinde Dostluk ve Barış Köyü" isimli projenin sahipleri Mısra Akdeniz Nartur, Cansu Yetimoğlu ve Duygu Ergürtuna oldu.
"HIST 200" kodlu Türkiye Tarihi dersi bölüm farketmeksizin bütün Bilkent öğrencilerinin almakta zorunlu olduğu bir ders. Bu ders kapsamında öğrenciler beş-altı kişilik gruplara ayrılıyor ve Türkiye Tarihi'nin herhangi bir dönemime ait spesifik bir konuda detaylı araştırma yapmaları bekleniyor. Araştırma süreci, grubun rehberi konumundaki Öğretim Görevlisi'ne sürekli olarak raporlanıyor ve son olarak altı-yedi bin kelimelik bir proje haline getiriliyor. İlk üç ve diğer yedi projenin seçilmesi için ise Yaz Dönemi de dahil olmak üzere tam bir Akademik Yılın tamamlanması bekleniyor. Bir sene boyunca yapılan ödev sayısı yaklaşık olarak beş yüz.
Üç Kişilik Grup, On İki Bin Kelimelik Ödev...
Projenin ilk adımı olan konu seçimi öğrencilerin sık sık yakındığı bir konu. Her bir grup daha önce üzerine çalışılmamış bir konu seçip özgün bir içeriğe sahip ödevler oluşturmakla yükümlü. "Listeyi açıp baktığımızda Kayaköy'e dair hiçbir çalışma yapılmadığını görmek bizi çok şaşırttı" diyor Mısra Akdeniz. Araştırma süreci boyunca çok keyif aldığını ve bu kapsamda çok değerli insanlarla tanıştığını da belirtiyor. "Kamil Amca örneğin, bize bütün bir arşivini açtı ve Küçük Asya Araştırmaları Merkezi, Lozan Mübadilleri Derneği ve Yunan Konsolosluğu çalışanlarıyla bağlantılar kurmamıza vesile oldu. Ne kadar teşekkür etsek azdır." diyor. Sürecin kendisi için kolay olmadığı belirten Cansu "Grup üyelerimizin hepsini seçmek gibi bir imkanımız olmamıştı ve ne yazık ki sonradan dahil olan arkadaşlardan hiçbir yardım görmedik, en sonunda dersi bıraktılar zaten üç kişi kaldık. Bütün bunlara rağmen çok sıkı çalışarak olumsuzlukların üstesinden geldik ve bu ödevi ortaya çıkardık diye ekliyor
.
Kayaköy; Bir Başka Adıyla Levissi...
Proje konusu olan bölge günümüzde Muğla ilinin Fethiye ilçesi sınırlarında bulunmakta. Kayaköy ya da bir diğer adıyla Levissi, Antik Likya döneminden bu yana gelişmiş bir yerleşim birimi. Osmanlı İmparatorluğu yönetimi altında çoğunlukla Rum nüfusun yaşadığı bir bölge. Ta ki Birinci Dünya Savaşı sonrası Türk ve Yunan hükümetleri arasında imzalanan Nüfus Mübadelesi Anlaşması'na kadar. Bu tarihten itibaren yaşanan çift taraflı göç dalgası insanları, anıları ve kültürleri de beraberinde sürükledi. Dilleri, giyimleri ve yaşam biçimleri farklı olan bu insanların ortak paydası ise mecbur bırakıldıkları acı dolu ayrılık ve zamanla daha da katmerlenen hasretleri oldu. Öyle ki yakın tarihte kurulan bazı Yunan kentleri, başına "Nea" eklenerek isimlendirilen adeta "Yeni" Kayaköyler ve Fethiyeler.
Yunanistan Konsolosluğu bünyesinde röportaj yapma fırsatı bulunan Eva Ahladi tam doksan üç ailenin gemilerle Nea Makri'ye taşındığını aktararak olayın vahametini gözler önüne seriyor.
"Dostumun evine giderken de para verecek değilim ya!"
Sadık bir Kayaköy sakini olan Işık Taban, elinde termosu Kaya bölgesine girebilmek için bilet alması üzere durdurulduğundan yakınırken "Yorgo'ya iki lafın belini kırmak için giderken de para verecek değilim ya" diyerek atlattığı güvenlik görevlisiyle arasında geçen bir anekdot paylaşıyor. Dedesi İbrahim Karaören Kayaköy'ün nadir Türk sakinlerinden. "Güneşi Penceremde Bıraktım" isimli bir Kayaköy anıları derlemesi olan romanın yazarı olan Işık Taban bugünlerde kitaplarına bir yenisini eklemek ile meşgul.
Avustralyalı bir sinematografın kadrajından Kayaköy
Röportaj yapılan Avustralyalı Joerg Schodl, Kayaköy'den Avustralya'ya göç eden yirmi bir mübadil aileyi konu alacağı bir belgesel planı olduğundan bahsediyor. Proje kapsamında iletişime geçilen bu mübadillerden Irene Kavooris'in dedesi Adelaide'deki ilk Ortodoks kilisesini inşa eden Rumlardan. Irene Hanım, kilisenin adının Kayaköy'deki Taksiyarhis'e ithafen Taksiyarhis olarak belirlendiğini belirtiyor. Irene Hanım'ın e-posta adresi halen daha Kayaköy temalı.
Beş yıldızlı imar planı
Kayaköy yazarların, tarihçilerin ve belgesel yönetmenlerinin olduğu kadar belediyelerin, inşaat mühendislerinin ve turizmcilerin de ilgisini çekmekte. 2014'te Turizm Bakanlığı'nca çıkartılan şartname Kayaköy'ün de Turizm Teşvik Kanunu'na dayanarak "turizm amaçlı yatırım yapma üzere tahsisine" izin veriyor. Hatırlatmak gerekiyor ki 1980'lerde de benzer bir karar alınmış ancak Oktay Ekinci öncülüğünde Mimarlar Odası, Muğla Belediyesi ve Türk-Yunan Dostluk Derneği'nin çabalarıyla sekteye uğratılmıştı. Bunun üzerine Oktay Ekinci 1996 yılında Abdi İpekçi Barış Ödülü'ne layık görülmüştü. Günümüzde ise bölgenin akıbetine dair kayda değer bir çalışma yok.
Bu projeyle ise Kayaköy'ün geleceği üzerine bir söz söylemek ve ulusal ve uluslararası çapta akademik çalışma eksikliğini gidermek gayesi güdüldü. Projenin bir devamı olarak Kayaköy'de bir Gençlik Festivali yapılması da planlanıyor. Bu kapsamda yakın zamanda Toplum Gönüllüleri Vakfı(TOG) gündemine taşınan plan şimdiden pek çok gönüllüyü bünyesine katmış durumda.
Kaynak:
2016-2017 Güz Dönemi HIST 200 Proje Ödevi, "Kayaköy: Mübadelenin Gölgesinde Dostluk ve Barış Köyü"
Duygu Ergürtuna
Bilkent Üniversitesi Türkiye Tarihi ödül töreni MHP İzmir Milletvekili Oktay Vural, Mütevelli Heyeti Başkanı Ali Doğramacı ve Rektör Abdullah Atalar gibi isimlerin de teşrifleriyle 18 Ekim 2017'de C Blok Konferans Salonunda gerçekleşti. Törende, 2016-2017 Akademik Yılı boyunca yapılmış olan ödevler içinden seçilerek ilk 10'a girmeyi başaran gruplar Tarih Bölümü tarafından ödüllendirildi. Birinciliğe layık görülen "Kayaköy: Mübadelenin Gölgesinde Dostluk ve Barış Köyü" isimli projenin sahipleri Mısra Akdeniz Nartur, Cansu Yetimoğlu ve Duygu Ergürtuna oldu.
"HIST 200" kodlu Türkiye Tarihi dersi bölüm farketmeksizin bütün Bilkent öğrencilerinin almakta zorunlu olduğu bir ders. Bu ders kapsamında öğrenciler beş-altı kişilik gruplara ayrılıyor ve Türkiye Tarihi'nin herhangi bir dönemime ait spesifik bir konuda detaylı araştırma yapmaları bekleniyor. Araştırma süreci, grubun rehberi konumundaki Öğretim Görevlisi'ne sürekli olarak raporlanıyor ve son olarak altı-yedi bin kelimelik bir proje haline getiriliyor. İlk üç ve diğer yedi projenin seçilmesi için ise Yaz Dönemi de dahil olmak üzere tam bir Akademik Yılın tamamlanması bekleniyor. Bir sene boyunca yapılan ödev sayısı yaklaşık olarak beş yüz.
Üç Kişilik Grup, On İki Bin Kelimelik Ödev...
Projenin ilk adımı olan konu seçimi öğrencilerin sık sık yakındığı bir konu. Her bir grup daha önce üzerine çalışılmamış bir konu seçip özgün bir içeriğe sahip ödevler oluşturmakla yükümlü. "Listeyi açıp baktığımızda Kayaköy'e dair hiçbir çalışma yapılmadığını görmek bizi çok şaşırttı" diyor Mısra Akdeniz. Araştırma süreci boyunca çok keyif aldığını ve bu kapsamda çok değerli insanlarla tanıştığını da belirtiyor. "Kamil Amca örneğin, bize bütün bir arşivini açtı ve Küçük Asya Araştırmaları Merkezi, Lozan Mübadilleri Derneği ve Yunan Konsolosluğu çalışanlarıyla bağlantılar kurmamıza vesile oldu. Ne kadar teşekkür etsek azdır." diyor. Sürecin kendisi için kolay olmadığı belirten Cansu "Grup üyelerimizin hepsini seçmek gibi bir imkanımız olmamıştı ve ne yazık ki sonradan dahil olan arkadaşlardan hiçbir yardım görmedik, en sonunda dersi bıraktılar zaten üç kişi kaldık. Bütün bunlara rağmen çok sıkı çalışarak olumsuzlukların üstesinden geldik ve bu ödevi ortaya çıkardık diye ekliyor
.
Kayaköy; Bir Başka Adıyla Levissi...
Proje konusu olan bölge günümüzde Muğla ilinin Fethiye ilçesi sınırlarında bulunmakta. Kayaköy ya da bir diğer adıyla Levissi, Antik Likya döneminden bu yana gelişmiş bir yerleşim birimi. Osmanlı İmparatorluğu yönetimi altında çoğunlukla Rum nüfusun yaşadığı bir bölge. Ta ki Birinci Dünya Savaşı sonrası Türk ve Yunan hükümetleri arasında imzalanan Nüfus Mübadelesi Anlaşması'na kadar. Bu tarihten itibaren yaşanan çift taraflı göç dalgası insanları, anıları ve kültürleri de beraberinde sürükledi. Dilleri, giyimleri ve yaşam biçimleri farklı olan bu insanların ortak paydası ise mecbur bırakıldıkları acı dolu ayrılık ve zamanla daha da katmerlenen hasretleri oldu. Öyle ki yakın tarihte kurulan bazı Yunan kentleri, başına "Nea" eklenerek isimlendirilen adeta "Yeni" Kayaköyler ve Fethiyeler.
Yunanistan Konsolosluğu bünyesinde röportaj yapma fırsatı bulunan Eva Ahladi tam doksan üç ailenin gemilerle Nea Makri'ye taşındığını aktararak olayın vahametini gözler önüne seriyor.
"Dostumun evine giderken de para verecek değilim ya!"
Sadık bir Kayaköy sakini olan Işık Taban, elinde termosu Kaya bölgesine girebilmek için bilet alması üzere durdurulduğundan yakınırken "Yorgo'ya iki lafın belini kırmak için giderken de para verecek değilim ya" diyerek atlattığı güvenlik görevlisiyle arasında geçen bir anekdot paylaşıyor. Dedesi İbrahim Karaören Kayaköy'ün nadir Türk sakinlerinden. "Güneşi Penceremde Bıraktım" isimli bir Kayaköy anıları derlemesi olan romanın yazarı olan Işık Taban bugünlerde kitaplarına bir yenisini eklemek ile meşgul.
Avustralyalı bir sinematografın kadrajından Kayaköy
Röportaj yapılan Avustralyalı Joerg Schodl, Kayaköy'den Avustralya'ya göç eden yirmi bir mübadil aileyi konu alacağı bir belgesel planı olduğundan bahsediyor. Proje kapsamında iletişime geçilen bu mübadillerden Irene Kavooris'in dedesi Adelaide'deki ilk Ortodoks kilisesini inşa eden Rumlardan. Irene Hanım, kilisenin adının Kayaköy'deki Taksiyarhis'e ithafen Taksiyarhis olarak belirlendiğini belirtiyor. Irene Hanım'ın e-posta adresi halen daha Kayaköy temalı.
Beş yıldızlı imar planı
Kayaköy yazarların, tarihçilerin ve belgesel yönetmenlerinin olduğu kadar belediyelerin, inşaat mühendislerinin ve turizmcilerin de ilgisini çekmekte. 2014'te Turizm Bakanlığı'nca çıkartılan şartname Kayaköy'ün de Turizm Teşvik Kanunu'na dayanarak "turizm amaçlı yatırım yapma üzere tahsisine" izin veriyor. Hatırlatmak gerekiyor ki 1980'lerde de benzer bir karar alınmış ancak Oktay Ekinci öncülüğünde Mimarlar Odası, Muğla Belediyesi ve Türk-Yunan Dostluk Derneği'nin çabalarıyla sekteye uğratılmıştı. Bunun üzerine Oktay Ekinci 1996 yılında Abdi İpekçi Barış Ödülü'ne layık görülmüştü. Günümüzde ise bölgenin akıbetine dair kayda değer bir çalışma yok.
Bu projeyle ise Kayaköy'ün geleceği üzerine bir söz söylemek ve ulusal ve uluslararası çapta akademik çalışma eksikliğini gidermek gayesi güdüldü. Projenin bir devamı olarak Kayaköy'de bir Gençlik Festivali yapılması da planlanıyor. Bu kapsamda yakın zamanda Toplum Gönüllüleri Vakfı(TOG) gündemine taşınan plan şimdiden pek çok gönüllüyü bünyesine katmış durumda.
Kaynak:
2016-2017 Güz Dönemi HIST 200 Proje Ödevi, "Kayaköy: Mübadelenin Gölgesinde Dostluk ve Barış Köyü"