COMD 331 Haber Merkezi
  • COMD 331 HABER
    • İlkbahar 2014 >
      • EMİRHAN
      • AHMET KENAN
      • GİZEM
      • ARDA
      • DURMUŞ
      • Zeynep
      • EREN
      • HÜSEYİN
      • EREN
      • BARIŞ
      • BURAK
      • EKİN
      • BÜKE
      • ZİYA
      • EMİRHAN
      • NİDA
      • MERT
      • Nurten
      • MERT
      • SEZEN
      • EMİR
      • HARİKA
      • ÖZGENİL
    • Sonbahar 2014 >
      • M. Koray
      • Semra >
        • EKİN
      • Oğuzcan
      • Okan
      • Burcu
      • Deniz
      • N. Koray
      • Cansu
      • Melike
      • Gencer
      • Kimya
      • Nuray Nisan
      • Ceren
      • Nakşidil
      • Mert
      • Gamze
      • Enis
      • Mels
      • Bahar 2014 >
        • EMİRHAN
        • DURMUŞ
        • HARİKA ZİYA
        • EREN
        • MERT
        • BURAK
        • BARIŞ
        • Nida Özgenil Dergi
    • COMD 331 DERGİ
  • Sonbahar 2014 DOSYA
    • Oğuzcan - Semra - Koray
    • Nurten Final
    • Gencer Kimya Final
    • Burcu Final
    • Mels Final
    • Gamze Final
    • Yağmur
    • Zeynep Final
    • Deniz-Cansu
    • Nakşidil-Mert
  • İLKbahar 2015 - HABER/DOSYA
    • Didem
    • Bartu
    • Gizem Karataş
    • Merve Ayık
    • Volkan
    • Seray
    • Seray
    • Simge
    • Didem
    • Simay
    • Ece Mızraklı
    • Zeynep
    • Cem
    • Serkan
    • Mustafa
    • Hüseyin
    • Selim
    • Hafsa
    • Hafsa
  • Sonbahar 2015 - HABER
    • Gizem
    • Aygen Ecevit-midterm
    • Eda Kirişçioğlu
    • Bikem Ahıska
    • Damla Demirel
    • Bahar Hazal Öztürk
    • Nihan Bayram
    • Can Yüksel
    • Can Tüysüz
    • Erdem Girgin
    • Kardelen İpek
    • Başaran Eşkinat
    • Uzoma Onwudiegwu
    • Eda Kiriscioglu
    • Erdem Girgin
    • Can Yüksel, Damla Demirel, Övül Gökçe - FİNAL
    • Övül Gökçe - Midterm
    • Işıl Vural
    • Ece Bahtiyar
    • Eda Kirişçioğlu
    • Gamze Arslan
  • İlkbahar 2016
    • oğuzhan demir
    • Macit Ersin SEZER
    • Deniz Tezel
    • Melis Parlak
    • Eylem DİNÇER
    • Mutlu Burak Özmen
    • Didem Kaya
    • Öykü İpek Çetinkale
    • Ferzad Şekerci
    • Asena Büyükakgül
    • R. Kutay Elmacı
    • EBru Akaytar
    • Dilara Ercan
  • Bahar 2017 Midterm
    • Yunus Emre Bayu
    • Kaan Çakmak
    • idil unsal
    • Orçun Toksavul
    • Damla Gürkanlı
    • Umur BÜYÜKHATİPOĞLU
    • Pınar ÇAKIR
    • Abbas Hasanov
  • COMD 331 Bahar 2016 Final
  • 2016 SONBAHAR FİNAL
  • COMD 331 Güz 2017
    • Yusuf KAYA
    • Dilara Akboğa
    • Selen Tornacı
  • Melis Dinçer
  • 2017-18 Sonbahar Haber
  • 2018 Bahar Midterm
  • New Page
  • 2019-20 FALL MT
    • Köklem Seren 2019-20 Fall MT
    • Müge Uğuz Fall 2019 MT
    • Berkay Tekin 2019-20 Fall - MT
    • Ziya Deniz Değirmenci- FALL 2019 MT
    • H. Alperen Demirok - Midterm
    • Ömer Adil Özgüler 2019-FALL mt
    • gizemfall2019MT
    • Aslıhan Özhan fall 2019 mt
    • Ekin Müge Dedeoğlu 2019 Fall MT
    • Aylin BOZKURT- Fall 2019 MT
    • Ayda Anıl Fall 2019 MT
    • Zeynep Arslan FAll-2019 MT
    • F.SELİN SOMUNCU -FALL 2019 MT
    • EDA SİNEM SÜTEMEN - FALL 2019 MT
    • DOĞA 2019 FALL MIDTERM
    • Ege Karcı Fall 2019-20 MT
    • Elçin Esin Midterm 2019-20
    • Khaled Arabiyat Fall 2019-20
    • Jeongmin Hong Fall 2019-20
  • Final Fall 2019-20
    • Elçin- Gizem Fall Final 2019-20
    • ayda anıl- ekin müge dedeoğlu fall 2019-20 final
    • Naushwerwan Aziz -Final Project 2020
    • Hudaverdi Alperen Demirok Fall Final 2019-20
    • Fatma Selin Somuncu Final fall 2019-20
    • Eda Sinem Sütemen Final Fall 2019-20
    • Müge Uğuz- Seren Köklem
    • Aylin Bozkurt Fall Final 2019-20
    • Ziya Deniz Değirmenci Final Fall 2019-20
    • Ege Karcı Final Fall 2019-20
    • Ömer Adil Özgüler Final Fall 2019-20
    • Zeynep Arslan Final Fall 2019-20
  • Doğa Karaduman Fall Final 2019-20

BiLKENT ÜNİVERSİTESİ SANAT GALERİSİ FATİH KIZILCAN’I AĞIRLIYOR

Picture
Aygen Ecevit
Resim
  Bilkent Üniversitesi Merkez Kampüs Kütüphane Sanat Galerisi, 6 Kasım-15 Aralık tarihleri arasında ressam Fatih Kızılcan’ın eserlerine ev sahipliği yapıyor. Kızılcan’ın karanlık zeminden silme yoluyla yarattığı yirmi dört eserden oluşan sergisini, Pazar günleri hariç 10.30-18.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.

Biz de sergi vesilesiyle, açılış günü sabahı sanatçı ile kısa bir sohbet gerçekleştirdik, ardından da akşam kütüphanenin alt katını saran sanatsal enerji, ilgi, merak ve neşenin tanığı olduk. Söyleşimiz ve sergi açılışı izlenimlerimizin öncesinde, değerli sanatçımızı kısaca tanıyalım ve sanat galerimizin koordinatörü Atilla Güllü’nün onun hakkında söylediklerine kulak verelim.
Resim


    Fatih Kızılcan, 1961 Köyceğiz doğumlu. Belki bekleyeceğinizin aksine Güzel Sanatlar Fakültesi’nden değil, Tıp Fakültesi’nden mezun. 1996’dan sonra özel bir hastanede çalışmaya başlamış ve bir atölye kurmuş. Hem ressam, hem çocuk cerrahisi doktoru; hekimliği için “Ben aslında hep ressamdım, sonradan doktor oldum.” diyor. İlk sergisini 1997’de açtıktan sonra, sergi sergiyi kovalamış; Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyükşehirlerde pek çok kişisel sergiye imza atmış veya sanat fuarlarında galerilerle yer almış. Dekorasyon çalışmaları da bulunan Kızılcan, resim yeteneğini çok küçükken keşfetmiş ve yıllar içerisinde yeteneğiyle zevkle çalışarak kendi kendini eğitmiş. Akademik bir resim eğitimi almamış olması, onun gözünde onu ve çalışmalarını özgürleştiren bir şans haline gelmiş. Kızılcan, sanatsal çalışmaları ve doktorluğu dışında, Ankara Kentpark Avm’deki Tab Sanat Akademi’de heykel ve resim eğitmenliği yapıyor. Resimlerinde kullandığı ilgi çekici tekniği nedeniyle çizim süreci çok aşamalı; ancak sanatçıya göre o görmek istediğini kafasında bitirdikten sonra zemine dökmesi çok daha kısa sürüyor. 

    Biz de sergi vesilesiyle, açılış günü sabahı sanatçı ile kısa bir sohbet gerçekleştirdik, ardından da akşam kütüphanenin alt katını saran sanatsal enerji, ilgi, merak ve neşenin tanığı olduk. Söyleşimiz ve sergi açılışı izlenimlerimizin öncesinde,değerli sanatçımızı kısaca tanıyalım ve sanat galerimizin koordinatörü Attila Güllü’nün, onun hakkında söylediklerine kulak verelim.

    Fatih Kızılcan, 1961 Köyceğiz doğumlu. Belki bekleyeceğinizin aksine Güzel Sanatlar Fakültesi’nden değil, Tıp Fakültesi’nden mezun. 1996’dan sonra özel bir hastanede çalışmaya başlamış ve bir atölye kurmuş. Hem ressam, hem çocuk cerrahisi doktoru; hekimliği için “Ben aslında hep ressamdım, sonradan doktor oldum.” diyor. İlk sergisini 1997’de açtıktan sonra, sergi sergiyi kovalamış; Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyükşehirlerde pek çok kişisel sergiye imza atmış veya sanat fuarlarında galerilerle yer almış. Dekorasyon çalışmaları da bulunan Kızılcan, resim yeteneğini çok küçükken keşfetmiş ve yıllar içerisinde yeteneğiyle zevkle çalışarak kendi kendini eğitmiş. Akademik bir resim eğitimi almamış olması, onun gözünde onu ve çalışmalarını özgürleştiren bir şans haline gelmiş. Kızılcan, sanatsal çalışmaları ve doktorluğu dışında, Ankara Kentpark Avm’deki Tab Sanat Akademi’de heykel ve resim eğitmenliği yapıyor. Resimlerinde kullandığı ilgi çekici tekniği nedeniyle çizim süreci çok aşamalı; ancak sanatçıya göre o görmek istediğini kafasında bitirdikten sonra zemine dökmesi çok daha kısa sürüyor. 
 
     Aslında artık sergi açmaktan biraz bunalan sanatçıyı, okulumuz galeri koordinatörü Attila Güllü ikna etmiş. Güllü’ye göre, aynı zamanda dostu olan sanatçının eserleri şöyle: “Estetik, duyguları iletmede başarılı ve düşündürücü. Resimler yumuşacık; ama iletileri sert.” İkilinin sohbetleri sırasında ona bildiği yoldan devam etmesini öğütlüyor. Galeriyi daha çok öğrencinin ziyaret ederek bu entelektüel ortamı teneffüs etmelerini dilediğini ve bunun onlara bambaşka şeyler kazandıracağını söyleyen Güllü, herkesi Fatih Kızılcan’ın sergisine çağırıyor.

 İşte ressam ile röportajımız:

Öncelikle, röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Sanat galerimizde sizi ve eserlerinizi görmekten mutluluk duyuyoruz. Bilkent Üniversitesi Sanat Galerisi ile eserleriniz nasıl kesişti, resimlerinizin bu ortamda olması size ne hissettiriyor?

1998’den beri sergi açıyorum, artık açmıyordum bir süredir, biraz sıkılmıştım. Atilla Bey önerdi, beni de ikna etti. Sonuç da güzel oldu. Bu sergiyi açmaya üç hafta önce karar verdik ve kısa zamanda hemen ayarlayabildik. Bilkent ve öğrencilerle olmak dışında; burası eser sergilemek açısından çok güzel bir yer bence, bazı açılardan mesafeleri çok iyi, resimleri yerleştirmek için güzel bir alan.

Neden sergi açmaya ara vermek istemiştiniz?

Sergi açmakta beni genel olarak rahatsız eden şey, galericinin tutumu, fiyatların belirlenmesi gibi işin maddi tarafı normalde beni sıkıyor; çünkü benim bir satış kaygım yok.
Ayrıca ben kendim için resim yapıyorum aslında ve şu an daha çok ilgilenmek istediğim, kendi aile üyelerimi beraber resmettiğim bir tablo çiziyorum örneğin ama bu işlerden dolayı çok uğraşamıyorum. Sergi açmak, süre sınırı açısından da insanı sıkıştıran, sevimsiz bir şey ama bu sergi öyle olmadı.


Bu sergide kaç eser mevcut? Bu sergi için özel olarak mı oluşturuldular; yoksa önceki eserleriniz de sergi dahilinde mi?

Sergide yirmi dört adet eser var. Üç hafta çok kısa bir süre olmasına rağmen sergi için üç yeni resim yaptım, aynı zamanda bitmeyi bekleyen iki eseri de sergi başlamadan bitirerek ekledim. Bu beş eser haricindekiler, ilk yıllarım da dahil olmak üzere eski-yeni çeşitli dönemlerimden ve bazıları da “Havva” gibi özel isimlendirilmiş serilerden.
​

Eserlerin çoğunu farklı zamanlarda oluşturmanıza ve farklı nesneler, özneler barındırmalarına rağmen sanki tek bir sergi için hazırlanmışçasına ahenk içinde bütünleşmişler…

Evet, sahip olduğu tonların ortaklığı itibariyle birbiriyle uyum sağlıyorlar. En eskiden yaptığım resimler bile böylece ayrıksı durmuyor.

Çoğu sanatçının eserlerinde görmeye alıştıklarımızdan farklı tekniğiniz ile dikkat çekerek karanlıktan görüntüler yaratıyorsunuz. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?

Evet, bu teknik yani karanlık zeminden silmek, özgün bir yöntem. Yarı silerek, yarı eriterek yapıyorum aslında. Chinamarker adında bir kalemi bulmamla başladı ve adım adım yol aldı tekniğim. Yapışkan ve eski tip bir kalem bu, silinmesi zor. Tekniğin bir özelliği de, resimlerimin üzerinde oynamamın imkansız olması; eserlerimin tamiratı, yeniden yapılması mümkün değil. Bu sergide yok ama, manzara resimleri de bu kalemle çok harika çiziliyor.


Resim
Picture
Serginin konsepti nasıl doğdu? Çizerken kafanızdaki ortak temalar nelerdi?

Aslında sergideki eserleri tek tek anlatmayı çok istemem, onlara bakacaklar değerlendirsin isterim, ne görüyorlarsa o. İnsanların ataerkil düzende yaşayışları, üzerimize yüklenen sıfatlar ve bunun bizdeki etkilerinden bahsediyorum.
Örneğin; kadınlara önce roller yükleyip sonra onları suçlamamız, bize dayatılan tabular ve onların güzel şeyler olduğuna inandırma çalışmaları yapmaları,din-Tanrı-insan üçgeni, kendi kimliğimizi oluşturma sürecimiz gibi konular var genelde resimlerimde. Yazının bulunmasından itibaren eğitimin genel anlamda başladığına inanıyorum. Yazı olmasaydı başka bir dünya olurdu bence; düzenimiz hep ona göre. Din olgusu ve kutsal kitaplarla bize hep öğretilmeye çalışanlar, kadın-erkek ilişkisi ve genel olarak sevgiyi kategorize etmemiz, erkeğin güçlü olduğu inancı gibi temaları görecekler bu sergide. Hepimiz birbirimizin aynısıyız aslında, taklit etmeye alışkınız, onu da gösteriyorum. Cehennemden daha beter bir dünyada yaşıyoruz ve bunun farkında değiliz.Resimlerde yer yer kontrastı kullanarak dalga geçiyorum. Bazı resimlerimde giysi yok, eşya yok. Resimlerimdeki hava mutluluk vermiyor, karanlık. 50’ler-60’lar ortamı da yansıtılıyor. Bazı eserlerde onları fotoğraftan ayırt eden tekrarlar kullanıyorum. Bunların dışında; herhangi bir eleştirimi ifade etmek için yapmadığım, örneğin sadece gördüğüm ve aklımda kalan insan yüzlerinden vs. oluşan resimlerim de var. Sohbetimiz burada bir an bölünüyor; çünkü iki öğrenci meraklı bakışlarla içeri girerek, sergiyi tablo tablo incelemeye başlıyor, biz de biraz onları seyrediyoruz.

İlk ziyaretçileriniz de geldi...

Bu öğrenciler güzel geziyor, konuşa konuşa bakıyorlar, normalde genelde böyle gezmezler bir sergiye gelenler, çabuk çabuk geçerler tabloları.

Soluğu öğrencilerin yanlarında alıyorum: Sergi nasıl gözüküyor sizce? Daha önce bu sanat galerisindeki diğer sergilere gelmiş miydiniz?

Biri, “Evet, ben bazen geliyorum. Bu eserler de ilginç geldi, merakla inceliyorum. Akşam sergi açı- lışına da gelebilirim.” diyor. Diğeri de “Karamsar gibi ama iyi gelen bir karamsarlık. Aklım şu kırmızılı olanda kaldı.” diyerek bir tabloyu işaret ediyor ve sanatçının ona biraz açıklamasını istiyor. Sanatçımız şöyle cevaplıyor: “Hayır, karamsar değiller aslında, yani o demeye çalıştığın karamsarlık değil. Resimlerim zamansız gibi, çünkü rengi ve ışığı yok edip onların etkilerini çıkarınca eski ve ölü gibi duruyorlar.Renk yok, hareket yok, zaman yok” diyor. Bahsedilen resmin dini öğretim ile alakalı olduğundan bahsetmesinin ardından, öğrenci şimdi onun için resmin daha net olduğunu söylüyor, merakla eserin fiyatını soruyor ve iki öğrenci beraber biraz daha gezerek galeriden ayrılıyorlar.

Kızılcan, sergi hazırlıkları ve diğer işleri nedeniyle çok yoğun olduğundan son bir soru daha sorabiliyorum:

Heykel çalışmaları da yapıyormuşsunuz. Heykel sergisi açtınız mı hiç?
Tek başına heykellerden oluşan bir sergi hiç açmadım; çünkü o bana biraz tuhaf geliyor, çok hoşlanmıyorum öyle sergilerden, sanki resimlerden oluşan bir sergiye bir heykel çalışması koymak daha iyiymiş gibi. Sergilerimde genelde diğer eserlerin yanında büyükçe bir heykel kullanırım; ama bu sergi ile ilgili zaman çok dar olduğundan bunun için öyle bir şey ayarlama şansım olmadı.
Akşam görüşmek üzere diyerek, sohbetimizi sonlandırıyoruz.

Açılış İzlenimleri

Sergi açılışı saat 18.00 ile 20.00 arasında oluyor. İlk dakikalarda galeri çok sakinken; her gelen kapıdan selamlaşma, tanıştırılma ile içeri geliyor ve sanatçıyı tebrik ediyor. Özellikle altı buçuğa doğru galeri iyice kalabalıklaşıyor ve insanlar ciddiyet içerisinde tablolar arasında yavaş yavaş dolaşarak onları incelemeye dalıyorlar. ​

Bu sıralarda Atilla Bey herkesle ilgilenmeye çalışırken, Fatih Bey de onunla konuşmak isteyen insanlarla hep güleryüzlü ve rahat bir şekilde sohbet ederek sıcak bir ortam yaratıyor. Yoğun bir kalabalık oluyor yedi civarı, katılanlardan çoğu orta yaşta, akademisyenler, doktorlar, sanat camiasından isimler ve sanatçının ailesi ile yakınlarından oluşuyor. Ne yazık ki çok öğrenciye rastlamıyorum ama; gelen herkes halinden memnun ve sergiden tatmin olmuş vaziyette beğenilerini dile getiriyor. Genelde bu tür sanatsal ortamlara alışık olduğu belli olan bir kitle var. Bazı eserlerin satılması da gerçekleşiyor.

Okulumuzdan bir bölüm başkanı, vücut dilini de kullanarak bana enerjisini, heyecanını yansıtıyor ve şöyle diyor: “Burası harika bir yer, çok beğendim ben. Eserler müthiş, çok mutluyum, çok sevindim biri benimle olacak diye, o kadar güzel ki.” Aynı zamanda görevli olduğumdan dolayı, açılış sırasında çok kişiyle sohbet edip fikirlerini bizzat duymaya fırsatım olmuyor ama fotoğraf çekebiliyorum. İnsanlar sekize doğru yavaş yavaş ayrılmaya başlıyor ve saat sekiz buçuk civarı da galeri kapanıyor. Böylece hepimizin deneyimlemekten mutlu olduğu bir akşam sonlanmış oluyor. Açılış günü bitiyor ama tüm Bilkentlilerin ve diğer insanların sergiyi gezmek için 15 Aralık’a kadar zamanı var, gelirseniz çok iyi bir karar vermişim diyeceksiniz. Sanat galerisi ve Fatih Kızılcan hepinizi bekliyor…
​

Bilkent Üniversitesi Sanat Galerisi
Beytepe Mah. Bilkent Üniversitesi Merkez Kampüsü Kütüphane Binası, Bilkent/Çankaya/ Ankara
Telefon: 0312 290 12 44


​



Resim


Powered by Create your own unique website with customizable templates.