ÇOCUK GELİNLER
ARKADAŞLARIM OYUN OYNARKEN İZLEYİP AĞLARDIM
KIVILCIM HARİKA ERTUNÇ
ZİYA DENİZ
Türkiye’nin de imzasının
bulunduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre 18 yaşının
altındaki her birey çocuktur. Dolayısıyla 18 yaşının altında evlendirilen her kız
çocuk da “çocuk gelin”.
Evcilik çağındaki kız çocuğunu ne olduğunu anlamadan koskoca bir yük olan evliliğin dünyasına atan, birçok dilde karşılığı olmayan birçok dilde ise duyulduğu an ağlatan terim “çocuk gelin”…
Bir sabah uyanıp annenin kurduğu sofraya otururken, ertesi sabah zar zor kavradığın çaydanlığı ocağa koyma mecburiyeti. Bin bir oyunla kandırılıp hatırlamak bile istemediğin bir geceden sonra başlayan mide bulantıları, küçücük bedeninde giderek büyüyen bir başka beden ve şartları zamana duruma göre hafiflemeyen bir hayat…
“Nişanlandığımı sokakta ip atlarken öğrendim”
Çankırı’nın Dumlupınar köyüdne yaşayan Medine de 13’ünde ruhundan çocukluğu sökülüp kadınlığa oturtulmuş bir kız çocuğuydu. Annesi öldükten sonra üvey annesinin isteğiyle 13’ünde gelin edilmiş. Babasının; “Kız çocuğu saçını sallaya sallaya okula gitmez” demesi üzerine ilkokula bile gitmemiş. Komşusu olan “ağabey” diye seslendiği Kadir’le nişanlandırmak için annesi boynuna, kollarına takılar takmış. İp atlarken bir anda üvey annesinin gelip, “al tak bunları bir iki gün” demesi üzerine şaşırmış ama alıp takmış takıları.
“Bana verecek bir kap yemeğiniz kalmadı mı?”
Onu nişanladıklarını ip atladığı arkadaşından öğrenmiş. Haberi aldığında üvey annesine ve babasına söyleyebildiği tek şey; “Bana verecek bir kap yemeğiniz kalmadı mı?” olmuş. Büyüklerinin; “Kızım nasılsa evleneceksin, belki başkaları seni uzaklara götürür, kardeşlerini göremezsin hiç değilse Kadir bizim köyümüzden” demesi üzerine gözü korkutulan Medine ister istemez razı olmuş.
Medine’nin bu hikâyedeki tek şansı ise Kadir olmuş; çünkü Kadir de ekonomik sebeplerden dolayı 14 yaşında kendinden 10 yaş büyük bir kadınla evlendirilmiş bir süre sonra ayrılmış. Aslında o da erken evliliklerin insana verdiği zararlardan nasibini almış. Medine’nin evlilik hayatına adapte olabilmesi, olan biteni kavraması için yıllar geçmesi gerekmiş. Bu sırada giden çocukluğu olmuş. Kayın validesi köydeki arkadaşlarıyla bir daha konuşmasına izin vermemiş. Onlar da “küçük gelin” diye seslenmeye başlamışlar Medine’ye. “Arkadaşlarım oyun oynarken uzaktan izlerdim içim yanardı” diyen Medine 15 yaşında ilk çocuğunu doğurmuş,küçük bedeni hamileliği kaldırmamış ve günlerce yataktan çıkamamış. Zaman geçtikçe çocuğuyla birlikte birlikte büyümüş.
Şu an 57 yaşında 3 çocuk annesi olan ve Ankara’da yaşayan Medine, “Kadir’e ‘Çocuk top istiyor’” derdim aldığı topla kendim oynardım diyor.
Medine Hanım’in son cümlesi ise “vasiyetimdir, çocuk yaşta evlendirilen kimi görseniz engel olun ben çok zarar gördüm, hiçbir çocuğun kaldırabileceği bir yük değil” oluyor.
817 kız çocuğu dedesi yaşındaki insanla evlendirildi
Söz konusu çocuk gelinler olduğunda zaman çok değişse bile yaşananlar ne yazık ki çok değişmiyor.
Medine çocuk yaşta gelin edileli 45 sene geçti. Ama bu 45 sene içinde Türkiye çocuklarını evlendirmemek konusunda bir gelişim gösteremedi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği tarafından yapılan araştırmaya göre Türkiye’de 181 bin çocuk gelin olduğu saptandı. Son 12 yılda 817 kız çocuğu kendisinden 4-5 kat daha büyük yani dedesi yaşındaki insanlarla evlendirildiği de elde edilen bilgiler arasındaydı.
Evlendirildiğimde kocama ‘baba’ diyordum
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi de yaptığı araştırmalar da benzer sonuçlara ulaştı. 12 yaşında evlendirilen bir kadın ise yaşadıklarını şöyle anlattı; "12 yaşındaydım 13'e yeni basacaktım. O, 70 yaşındaydı. Ona çocukları ile birlikte ben de 'baba' diyordum. Daha sonra kumam beni uyararak ismiyle hitap etmemi istedi. Ben bunu yapamayınca 'Şşşşt' diye seslenmek zorunda kaldım. Yukarıda Allah var, beni gelin ettikleri zaman ben daha dışarıda oyun oynuyordum."
‘
Evcilik çağındaki kız çocuğunu ne olduğunu anlamadan koskoca bir yük olan evliliğin dünyasına atan, birçok dilde karşılığı olmayan birçok dilde ise duyulduğu an ağlatan terim “çocuk gelin”…
Bir sabah uyanıp annenin kurduğu sofraya otururken, ertesi sabah zar zor kavradığın çaydanlığı ocağa koyma mecburiyeti. Bin bir oyunla kandırılıp hatırlamak bile istemediğin bir geceden sonra başlayan mide bulantıları, küçücük bedeninde giderek büyüyen bir başka beden ve şartları zamana duruma göre hafiflemeyen bir hayat…
“Nişanlandığımı sokakta ip atlarken öğrendim”
Çankırı’nın Dumlupınar köyüdne yaşayan Medine de 13’ünde ruhundan çocukluğu sökülüp kadınlığa oturtulmuş bir kız çocuğuydu. Annesi öldükten sonra üvey annesinin isteğiyle 13’ünde gelin edilmiş. Babasının; “Kız çocuğu saçını sallaya sallaya okula gitmez” demesi üzerine ilkokula bile gitmemiş. Komşusu olan “ağabey” diye seslendiği Kadir’le nişanlandırmak için annesi boynuna, kollarına takılar takmış. İp atlarken bir anda üvey annesinin gelip, “al tak bunları bir iki gün” demesi üzerine şaşırmış ama alıp takmış takıları.
“Bana verecek bir kap yemeğiniz kalmadı mı?”
Onu nişanladıklarını ip atladığı arkadaşından öğrenmiş. Haberi aldığında üvey annesine ve babasına söyleyebildiği tek şey; “Bana verecek bir kap yemeğiniz kalmadı mı?” olmuş. Büyüklerinin; “Kızım nasılsa evleneceksin, belki başkaları seni uzaklara götürür, kardeşlerini göremezsin hiç değilse Kadir bizim köyümüzden” demesi üzerine gözü korkutulan Medine ister istemez razı olmuş.
Medine’nin bu hikâyedeki tek şansı ise Kadir olmuş; çünkü Kadir de ekonomik sebeplerden dolayı 14 yaşında kendinden 10 yaş büyük bir kadınla evlendirilmiş bir süre sonra ayrılmış. Aslında o da erken evliliklerin insana verdiği zararlardan nasibini almış. Medine’nin evlilik hayatına adapte olabilmesi, olan biteni kavraması için yıllar geçmesi gerekmiş. Bu sırada giden çocukluğu olmuş. Kayın validesi köydeki arkadaşlarıyla bir daha konuşmasına izin vermemiş. Onlar da “küçük gelin” diye seslenmeye başlamışlar Medine’ye. “Arkadaşlarım oyun oynarken uzaktan izlerdim içim yanardı” diyen Medine 15 yaşında ilk çocuğunu doğurmuş,küçük bedeni hamileliği kaldırmamış ve günlerce yataktan çıkamamış. Zaman geçtikçe çocuğuyla birlikte birlikte büyümüş.
Şu an 57 yaşında 3 çocuk annesi olan ve Ankara’da yaşayan Medine, “Kadir’e ‘Çocuk top istiyor’” derdim aldığı topla kendim oynardım diyor.
Medine Hanım’in son cümlesi ise “vasiyetimdir, çocuk yaşta evlendirilen kimi görseniz engel olun ben çok zarar gördüm, hiçbir çocuğun kaldırabileceği bir yük değil” oluyor.
817 kız çocuğu dedesi yaşındaki insanla evlendirildi
Söz konusu çocuk gelinler olduğunda zaman çok değişse bile yaşananlar ne yazık ki çok değişmiyor.
Medine çocuk yaşta gelin edileli 45 sene geçti. Ama bu 45 sene içinde Türkiye çocuklarını evlendirmemek konusunda bir gelişim gösteremedi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği tarafından yapılan araştırmaya göre Türkiye’de 181 bin çocuk gelin olduğu saptandı. Son 12 yılda 817 kız çocuğu kendisinden 4-5 kat daha büyük yani dedesi yaşındaki insanlarla evlendirildiği de elde edilen bilgiler arasındaydı.
Evlendirildiğimde kocama ‘baba’ diyordum
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi de yaptığı araştırmalar da benzer sonuçlara ulaştı. 12 yaşında evlendirilen bir kadın ise yaşadıklarını şöyle anlattı; "12 yaşındaydım 13'e yeni basacaktım. O, 70 yaşındaydı. Ona çocukları ile birlikte ben de 'baba' diyordum. Daha sonra kumam beni uyararak ismiyle hitap etmemi istedi. Ben bunu yapamayınca 'Şşşşt' diye seslenmek zorunda kaldım. Yukarıda Allah var, beni gelin ettikleri zaman ben daha dışarıda oyun oynuyordum."
‘
Olası Sonuçlar Nelerdir?
Erken evliliklerde Gözlenen Psikolojik Rahatsızlıklar
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği Genel Başkanı Dr. Cem Keçe erken yaşta evlendirilen kız çocuklarında ağır travmalar ve kalıcı psikolojik rahatsızlıkların yaygın oluğunu, bununla birlikte erken yaşta yaşanan evliliklerde erken hamilelikler sık olduğunu, daha kadın olmadan anne olan bireyler yaşam evrelerini sağlıklı geçirip, sağlıklı bir kişilik yapısı geliştiremediklerini de sözlerine ekledi.
CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör ise erken evliliklerde meydana gelen şiddet kaynaklı kaygı bozuklukları, depresyon, ve fobik problemlerin altını çizerek intihar girişimlerinin bu tarz evliliklerde sık rastlandığını vurguluyor.
Şiddet erken evliliklerin en önemli problemlerinden biri
Evliliğin yükünü kaldıramayan bireyler arasında şiddet de önemli bir problem haline geliyor. 20 Temmuz 2012 tarihinde Ağrı’da yaşanan korkunç bir olay ise şiddetin boyutlarını tüm gerçekliğiyle anlatıyor. 16 yaşında evlendirilen ve 18'ine girmeden hamile kalıp, eksi 30 derecede dışarıda doğum yapmak zorunda bırakılan ve bebeği ölü doğduğu için yıllarca şiddet gören Melek Karaaslan…
Melek 8 yıllık evliliğinin sonunda bir tuvalette elleri ayakları bağlanmış olarak bulundu ailedeki herkesten şiddet görüyordu durumu ağırlaşınca aile onu hastaneye götürmeye karar verdi ve Melek hastanede hayatını kaybetti.
Erken evliliklerde hamilelik
Medine evlendirildiğinde 13 yaşındaydı. İlk çocuğuna hamile kalması için 2 yıl geçti ve 15’inde anne oldu. CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe’nin de belirttiği gibi fiziksel gelişimlerini tamamlayamayan bireyler gebelik durumunda birçok sağlık sorunuyla karşılaşıyor ve yalnızca hamilelik sürecinde değil doğum sonrasında da ciddi problemler yaşıyor. Doğumdan sonra uzun süre yürüyemediğini belirten Medine’nin de yaşadıkları Dr. Cem Keçe’yi destekliyor.
Çocuk gelinler bütün dünyanın sorunu
Sivil toplum kuruluşu ‘Save the Children’, dünya genelinde her yıl yaklaşık 50 bin genç kadının gebelik veya doğum sırasında öldüğünü açıkladı. Temmuz 2012’de Londra'da düzenlenen aile planlaması konferansından önce yayımladığı raporunda, her yıl 1 milyon genç annenin bebeğini kaybettiği belirtildi. 18 yaşın altındaki annelerin bebeklerinin ölme riski yüzde 60 daha fazla.
“Anne ve babaların bilinçlendirilmesi gerek”
Peki erken evlilikler hangi yollarla engellenebilir? Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Siirt’in Pervari ilçesinde 12 yaşında görücü usulüyle evlendirilen ve evinde ölü bulunan Kader Erten olayına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erken yaşta evlilik konusunun hukuki birtakım tedbirlerin yanı sıra, ailelerin, çocukların, anne, babaların topyekün bilinçlendirilmesiyle çözüleceğine dikkat çeken Bakan İslam, bu konuların birbirine paralel olması gerektiğini vurguladı.
Yasal yaptırımlar ve sınırlamaların artırılması erken evlilikleri engellemek adına önemli
TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu erken evlilikleri engelleme adına en önemli adımlardan biri olarak yasal sınırlamaları gösteriyor. Mesela; Medeni Kanun 124. maddede yer alan “Erkek veya kadın 17 yaşını doldurmadıkça evlenemez.” hükmü 18’e çıkarılmalı. Ayrıca küçük yaştaki bireyi evliliğe zorlayan insanın doğrudan yasal temsilcisi olduğunu göz önüne alınırsa 126. maddede yer alan “küçük yasal temsilcisinin izni olmadan evlenemez” ibaresi de yine zorlamalı evliliklerin önünü açtığı ve kayda değer bir engel niteliği göstermediği için değiştirilmeli. Zaten bu maddelerin hala kanunlarda yer alması tarafı olduğumuz uluslararası sözleşme Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin de ihlali niteliğinde.
Erken evliliklerde Gözlenen Psikolojik Rahatsızlıklar
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği Genel Başkanı Dr. Cem Keçe erken yaşta evlendirilen kız çocuklarında ağır travmalar ve kalıcı psikolojik rahatsızlıkların yaygın oluğunu, bununla birlikte erken yaşta yaşanan evliliklerde erken hamilelikler sık olduğunu, daha kadın olmadan anne olan bireyler yaşam evrelerini sağlıklı geçirip, sağlıklı bir kişilik yapısı geliştiremediklerini de sözlerine ekledi.
CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör ise erken evliliklerde meydana gelen şiddet kaynaklı kaygı bozuklukları, depresyon, ve fobik problemlerin altını çizerek intihar girişimlerinin bu tarz evliliklerde sık rastlandığını vurguluyor.
Şiddet erken evliliklerin en önemli problemlerinden biri
Evliliğin yükünü kaldıramayan bireyler arasında şiddet de önemli bir problem haline geliyor. 20 Temmuz 2012 tarihinde Ağrı’da yaşanan korkunç bir olay ise şiddetin boyutlarını tüm gerçekliğiyle anlatıyor. 16 yaşında evlendirilen ve 18'ine girmeden hamile kalıp, eksi 30 derecede dışarıda doğum yapmak zorunda bırakılan ve bebeği ölü doğduğu için yıllarca şiddet gören Melek Karaaslan…
Melek 8 yıllık evliliğinin sonunda bir tuvalette elleri ayakları bağlanmış olarak bulundu ailedeki herkesten şiddet görüyordu durumu ağırlaşınca aile onu hastaneye götürmeye karar verdi ve Melek hastanede hayatını kaybetti.
Erken evliliklerde hamilelik
Medine evlendirildiğinde 13 yaşındaydı. İlk çocuğuna hamile kalması için 2 yıl geçti ve 15’inde anne oldu. CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe’nin de belirttiği gibi fiziksel gelişimlerini tamamlayamayan bireyler gebelik durumunda birçok sağlık sorunuyla karşılaşıyor ve yalnızca hamilelik sürecinde değil doğum sonrasında da ciddi problemler yaşıyor. Doğumdan sonra uzun süre yürüyemediğini belirten Medine’nin de yaşadıkları Dr. Cem Keçe’yi destekliyor.
Çocuk gelinler bütün dünyanın sorunu
Sivil toplum kuruluşu ‘Save the Children’, dünya genelinde her yıl yaklaşık 50 bin genç kadının gebelik veya doğum sırasında öldüğünü açıkladı. Temmuz 2012’de Londra'da düzenlenen aile planlaması konferansından önce yayımladığı raporunda, her yıl 1 milyon genç annenin bebeğini kaybettiği belirtildi. 18 yaşın altındaki annelerin bebeklerinin ölme riski yüzde 60 daha fazla.
“Anne ve babaların bilinçlendirilmesi gerek”
Peki erken evlilikler hangi yollarla engellenebilir? Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Siirt’in Pervari ilçesinde 12 yaşında görücü usulüyle evlendirilen ve evinde ölü bulunan Kader Erten olayına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erken yaşta evlilik konusunun hukuki birtakım tedbirlerin yanı sıra, ailelerin, çocukların, anne, babaların topyekün bilinçlendirilmesiyle çözüleceğine dikkat çeken Bakan İslam, bu konuların birbirine paralel olması gerektiğini vurguladı.
Yasal yaptırımlar ve sınırlamaların artırılması erken evlilikleri engellemek adına önemli
TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu erken evlilikleri engelleme adına en önemli adımlardan biri olarak yasal sınırlamaları gösteriyor. Mesela; Medeni Kanun 124. maddede yer alan “Erkek veya kadın 17 yaşını doldurmadıkça evlenemez.” hükmü 18’e çıkarılmalı. Ayrıca küçük yaştaki bireyi evliliğe zorlayan insanın doğrudan yasal temsilcisi olduğunu göz önüne alınırsa 126. maddede yer alan “küçük yasal temsilcisinin izni olmadan evlenemez” ibaresi de yine zorlamalı evliliklerin önünü açtığı ve kayda değer bir engel niteliği göstermediği için değiştirilmeli. Zaten bu maddelerin hala kanunlarda yer alması tarafı olduğumuz uluslararası sözleşme Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin de ihlali niteliğinde.
Çocuklar neden evlendiriliyor?
Sosyo-Ekonomik Gerekçeler Erken Evliliklerde En Önemli Etkenlerden Biri
2009 yılında, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Erken Yaşta Zorla Evlilikler konusu ile ilgili olarak akademisyenler, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından ve sivil toplum kuruluşlarından görüş alarak bir rapor hazırladı. Hazırlanan raporda sosyo-ekonomik gerekçeler birincil sebep gösterildi ve şöyle dendi “Kız çocukları bazı ailelerde ekonomik bir yük olarak görülmektedir. Kimi zaman sofradan bir tabağın eksilmesi fikri dahi aileler için küçük yaşta evlilikleri teşvik edici bir unsurdur. Ayrıca kızlar evlendirilirken başlık parası adı altında kendilerine biçilen değer karşılığında ailelerine kazanç sağlamaktadırlar. Hem üzerlerindeki ekonomik yükü hafifletmek hem de başlık parası yoluyla aileye gelir getirmek için aileler kızlarını çocuk yaşta evlendirmektedirler.”
Ataerkil toplum yapısı erken evlilikleri teşvik ediyor
Raporda belirtilen ikinci sebep ise gelenekler, görenekler ve yanlış algılar. Kız çocuklarını cinsellikten uzak tutmak ve bir an önce erkeğin himayesine sokma isteğinin de toplumda erken evlilikleri teşvik ettiğini belirten rapor şöyle devam ediyor “Küçük yaşta yapılan evlilikle kocaya itaatin ve yeni yuvaya uyumun daha kolay sağlanacağına inanılmaktadır. Erkek aileleri de kendilerine uyumu daha kolay olsun diye mümkün olduğunca küçük yaşta gelin almak istemektedirler. Kız çocuklarının bir an önce bir erkeğin himayesine sokulmasıyla, gelebilecek cinsel taciz ve şiddetten korunabileceği sanılmaktadır. Ayrıca, bu evliliklerin genç kızların karşı cinsle evlilik dışı ilişkiye girmelerine ve hamile kalmalarına engel olacağı kanaati yaygın bir düşünce olarak görülmektedir.”
675 kız öğrenci erken evlilik ve nişanlanma sebebiyle eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalıyor.
Komisyonun yaptığı çalışmalar kapsamında toplam 10.363.445 öğrenci ilköğretime devam ederken, ilköğretime özürsüz şekilde 20 gün ve üstünde devamsızlık yapan öğrencilerin sayısı Mart 2009 itibarıyla 92.953’tür. Bu öğrencilerden 58.402’si kız, 34.551’i erkek öğrencidir. Erken evlilik ve nişanlanma sebebiyle devamsızlık gösteren toplam 693 öğrenciden ise 675’i kız, 18’i erkek. Tablo, kızlar aleyhine belirgin bir farklılığı ortaya koyuyor. Doğu ve Güneydoğu illerimizdeki çocukların devamsızlığının diğer illere göre daha fazla olması ise oldukça dikkat çekici.
Sosyo-Ekonomik Gerekçeler Erken Evliliklerde En Önemli Etkenlerden Biri
2009 yılında, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Erken Yaşta Zorla Evlilikler konusu ile ilgili olarak akademisyenler, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından ve sivil toplum kuruluşlarından görüş alarak bir rapor hazırladı. Hazırlanan raporda sosyo-ekonomik gerekçeler birincil sebep gösterildi ve şöyle dendi “Kız çocukları bazı ailelerde ekonomik bir yük olarak görülmektedir. Kimi zaman sofradan bir tabağın eksilmesi fikri dahi aileler için küçük yaşta evlilikleri teşvik edici bir unsurdur. Ayrıca kızlar evlendirilirken başlık parası adı altında kendilerine biçilen değer karşılığında ailelerine kazanç sağlamaktadırlar. Hem üzerlerindeki ekonomik yükü hafifletmek hem de başlık parası yoluyla aileye gelir getirmek için aileler kızlarını çocuk yaşta evlendirmektedirler.”
Ataerkil toplum yapısı erken evlilikleri teşvik ediyor
Raporda belirtilen ikinci sebep ise gelenekler, görenekler ve yanlış algılar. Kız çocuklarını cinsellikten uzak tutmak ve bir an önce erkeğin himayesine sokma isteğinin de toplumda erken evlilikleri teşvik ettiğini belirten rapor şöyle devam ediyor “Küçük yaşta yapılan evlilikle kocaya itaatin ve yeni yuvaya uyumun daha kolay sağlanacağına inanılmaktadır. Erkek aileleri de kendilerine uyumu daha kolay olsun diye mümkün olduğunca küçük yaşta gelin almak istemektedirler. Kız çocuklarının bir an önce bir erkeğin himayesine sokulmasıyla, gelebilecek cinsel taciz ve şiddetten korunabileceği sanılmaktadır. Ayrıca, bu evliliklerin genç kızların karşı cinsle evlilik dışı ilişkiye girmelerine ve hamile kalmalarına engel olacağı kanaati yaygın bir düşünce olarak görülmektedir.”
675 kız öğrenci erken evlilik ve nişanlanma sebebiyle eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalıyor.
Komisyonun yaptığı çalışmalar kapsamında toplam 10.363.445 öğrenci ilköğretime devam ederken, ilköğretime özürsüz şekilde 20 gün ve üstünde devamsızlık yapan öğrencilerin sayısı Mart 2009 itibarıyla 92.953’tür. Bu öğrencilerden 58.402’si kız, 34.551’i erkek öğrencidir. Erken evlilik ve nişanlanma sebebiyle devamsızlık gösteren toplam 693 öğrenciden ise 675’i kız, 18’i erkek. Tablo, kızlar aleyhine belirgin bir farklılığı ortaya koyuyor. Doğu ve Güneydoğu illerimizdeki çocukların devamsızlığının diğer illere göre daha fazla olması ise oldukça dikkat çekici.