KÖTÜ BİR RÜYA MI YOKSA BİR KABUS MU?
RÜYALAR VE
YARATICILIK
UYKU VE
RÜYALAR
KÖTÜ BİR RÜYA MI YOKSA BİR KABUS MU?
NİDA DAL
ÖZGENİL ÖZDEMİR
Rüyaları bir çeşit "duygu termostatları" olarak tanımlayan Adam, stres seviyemiz yükseldiğinde kötü rüyalar ve kabuslar görmeye başladığımızı, bizleri bir şekilde stres seviyemizin tehlikeli yükselişi karşısında uyardıklarını söylüyor. Adam'a göre bu kötü rüyalar döngüsel olarak beynin kimyasal işleyişlerini etkileyerek stres seviyesinin azaltılmasını sağlıyor. Bu düşünce çerçevesinde kötü rüyalar oldukça yararlı bir amaca hizmet etmiş oluyor. Oysa kabuslar aşırı stres yüklemesi sonucu meydana çıktıklarından kişiyi paniğe sürüklüyorlar.
Michelle Marie Adams sık sık kabus gören hastalarının pek çoğunun farklı psikolojik rahatsızlıkları da bulunduğuna değiniyor. Kabuslarla beraber görülen bu rahatsızlıkların en yaygın olanlarınınsa travma sonrası stres bozukluğu ve kaygı olduğuna dikkat çekiyor. Adam, hastaların kabus görme sıklıkları azaltıldığında bu rahatsızlıkların şiddetinin de azalacağını düşünüyor. Kabuslarla başa çıkmadaysa kabusları tekrar tekrar yazma/ farklı şekillerde hayal etme yöntemini kullanıyor. Özellikle de sürekli olarak aynı kabusu gören hastalar üzerinde etkili olan bu yöntemde hasta gece gördüğü kabusu gündüz zihninde farklı bir son yaratarak tekrarlıyor. Bu işlem uykuya dalmadan önce de tekrarlanıyor. Daha sonraysa tıpkı kabusu görüyormuşçasına bu farklı sonla imgesel düş devam ettiriliyor. Terapiden bir süre sonra kişinin kabus görme sıklığında azalma bekleniyor. . |
Her ne kadar günlük yaşamda kötü rüyaları kabus olarak betimlesek de öyle görünüyor ki bilimsel arenada bu iki terim farklı anlamlar içeriyor. Uzmanlar kötü bir rüya gördüğümüz herhangi bir gecenin sabahında yalnızca "Akşam kötü bir rüya gördüm" demekle kaldığımıza, oysa kabusların kan ter içinde gecenin bir yarısı bizi uykumuzdan uyandırabilecek denli güçlü olduklarına dikkat çekiyor. Çalışmalarını rüya ve kabuslar üzerinde yürüten Bilkent Üniversitesi profesörlerinden psikolog Michelle Marie Adams kötü rüyaların günlük yaşamdaki stres ve korkularımızla savaşmak gibi işlevsel bir amaç barındırdığına inanıyor. RÜYALAR VE YARATICILIK Ayrıca rüyalar hakkındaki Adams’ın Bilkent Üniversitesi’nde bu yıl dersini de verdiği diğer bir araştırma ise rüyalar ve yaratıcılık arasındaki kuvvetli bağdır. “Sanat tarihine göz attığımızda yaratıcılıklarını rüyalarıyla beslemiş pek çok sanatçıya rastlıyoruz. Örneğin, "Honesty" isimli pop parçasıyla dünyada pek çok dinleyiciye ulaşan Billy Joel bir röportajında yaptığı bestelerin melodisini ilk rüyalarında oluşturduğundan bahsediyor. Hepimizin korku romanlarıyla yakından tanıdığı yazar Stephen King'inse "Korku Ağı" adlı romanını çocukluk kabuslarından birinden esinlenerek yazdığını biliyoruz. Salvador Dali'nin rüyaların yaratıcılık üzerindeki etkisine inancıysa şaşırtıcı düzeyde. Ressamın, uykuya dalmadan önce eline bir kaşık aldığı böylece uyuyakaldığında kaşığın yere düşerek çıkarttığı sesle uyanıp zihnindeki rüya imgeleri henüz canlıyken gerçek üstü öğelerle bezeli o muhteşem tablolarını ortaya koyduğu anlatılageliyor. Ne var ki konuya bilimsel açıdan yaklaştığımızda, rüyaların gerçekten de yaratıcılığı tetikleyip tetiklemediğine dair bulgular oldukça kısıtlı.Her ne kadar rüya görmeyle ilişkili beyin bölgeleri modern beyin görüntüleme teknikleriyle az çok aydınlatılmış olsa da, beyin, rüya ve yaratıcılığa dair böylesi çalışmalar oldukça az. Bulgular az da olsa bilim insanlarının bu ilgi çekici konu hakkında bugüne kadar yürüttükleri çalışmalara büyüteç uzatalım istedik.” Diyen Adam bize bu bağ hakkında yaptığı araştırmaları ve düşündüğü fikirleri paylaşmış oldu Tablolarındaki soyut imgelerle dikkat çeken ünlü ressam Salvador Dali de rüyaların yaratıcılığını tetiklediğine inananlardandı. Yapılan son araştırmalar öyle gösteriyor ki gördüğümüz rüyalar bizlere Dali'nin tablolarını çizdiremese de günlük hayatta karşılaştığımız problemlere çözüm bulmakta yardımcı olabiliyor. Modern uyku kuramlarının uykunun günlük hayatımızın devamı olduğuna vurgu yapan varsayımlarıyla da uyumlu görünen bu durum özellikle de rüyalarımızdaki semboller doğru yorumlandığında belirgin hale geliyor. Uyanıkken zihnimizde tam olarak kuramadığımız bağlantıları rüyalar yardımıyla kurabileceğimize dikkat çeken bilim insanları çocuk bakımı, bahçe düzenlemesi gibi hayatın içine sinen pek çok alandaki yaratıcılığımızın rüyalarımızla şekillenebileceğini düşünüyor. |
Bilim insanları rüya hatırlama sıklığının yaratıcı kişilik özellikleriyle ilişkili olduğunu düşünüyor. Rüyalara dair bir diğer ilginç bulguysa hayal gücü yüksek kişilerin rüyalarını hatırlama yüzdelerinin daha yüksek oluşu. Bu bulgu rüya hatırlamanın bir karakter özelliği olup olmadığı sorusunu getiriyor akıllara. Araştırmalar, doğası gereği rüyalarını somut yaratıcı ürünlere dönüştürebilen kişilerin rüyalarını daha sık hatırlayabildiklerini destekler nitelikte. Literatürde bu kişilerin karakter özellikleriyse açık fikirlilik, yüksek hayal gücü ve şizotipik yatkınlık olarak sıralanıyor. Kısa bir süre öncesine kadar kaygı ve stres seviyesiyle iliştiriliyorduysa da rüya hatırlamada kişiliğin etkisi daha önemli gibi görünüyor. Ancak yine de gece uykularını bölen kaygı durumlarının da rüyaları hatırlamamıza neden olması yadsınamayacak bir sebep. Tüm bu bulgulardansa yaratıcılık üzerinde etkide bulunan etmenin öncelikli olarak yetenek ve kişilik özellikleri olduğunu ve bu kişilik özelliklerine sahip kişilerin de rüyalarını daha sık hatırladıklarını çıkarsamamız yanlış olmayacaktır. Rüya ve kabus... Bilimsel anlamları oldukça farklı iki terim. Kötü rüyalar döngüsel olarak beynin kimyasal işleyişlerini etkileyerek stres seviyesinin azaltılmasını sağlıyor. Bu düşünce çerçevesinde kötü rüyalar oldukça yararlı bir amaca hizmet etmiş oluyor ama diğer bir yandan kabuslara baktığımızda, aşırı stres yüklemesi sonucu meydana çıktıklarından kişiyi paniğe sürüklüyorlar ve bir sürü psikolojik hastalıklara ya da rahatsızlıklara yol açıyor. Kötü rüya ve kabustan bahsettikten sora birazda rüyalarımızın iyi yönüne bakalım. Güzel haber! rüyalarımız yaratıcılığımız geliştiriyor. Gerçek hayata geçiremediğimiz düşünceler, fikirler rüyalarımızla şekillenebiliyor. Yazılı kaynak: http://www.apa.org/monitor/nov03/canvas.html http://www.apa.org/monitor/nov03/dreamon.html http://abcnews.go.com/Health/Story?id=4954892&page=1 Sözlü kaynak: Michelle Marie Adams, Associate Professor Ph.D., Neurobiology, New York University, 2001. Cognitive Neurobiology. |