‘Kadın Cinayeti’ Haberi İşte Böyle Yapılır

Bilkent Kadın Çalışmaları Topluluğu’nun ev sahipliğinde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Bilkent Üniversitesi’ne Feminist Gazeteci Sibel Yükler davet edildi. 21 Kasım tarihinde gerçekleşen seminer ile kadın cinayetleri haberlerinin yapılışı hakkında bilgiler veren Sibel Yükler, haberlerin bir propaganda aracı olduğunun ve buna dikkat edilerek haber yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Gazete Şûjin editörlerinden Sibel Yükler, 2007 yılından beri gazetecilik yapıyor. Bugüne kadar Radikal gibi bölgesel gazetelerde ve T24 gibi çeşitli alternatif medya kuruluşlarında çalışan Yükler, son 4 yıldır ağırlıklı olarak kadına yönelik şiddet, cinsel istismar ve kadın cinayetleri konularında haber yapıyor. Özellikle kadın cinayetleri haberlerini yazarken hak odaklı habercilik anlayışını benimseyerek öznenin yerine kendisini koyduğunu ve önce ‘öldürülen ben olsaydım nasıl olurdu’ diye düşündüğünü, daha sonra haberlerini oluşturduğunu söylüyor. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Bilkent Üniversitesi’nde kadın cinayetlerinin medyaya yansıması konulu bir seminer veren Yükler, kadın cinayetleri haberleri yapılırken özellikle dikkat edilmesi gereken noktalar bulunduğunu vurguluyor. Yükler’e göre, gazetecilerin özellikle kadınları ötekileştiren cinsiyetçi terimler kullanmaması, kişilerin gizlilik haklarını ihlal etmemeye özen göstermesi ve cinayet haberlerini hikayeleştirerek yazmaması gerekiyor.
Melodramdan, Sansasyon ve Pornografiden Kaçının
Yükler, kadın cinayetleri haberlerinin 3.sayfada değil; ilk sayfada veya yaşam sayfasında yer bulmasının görünürlük açısından çok önemli olduğunu söylüyor. Haberlerin yakıştırmalar, söylentiler ve yargılarla hikâye yazarı gibi yazılmamasını belirtiyor. En önemli noktanın ise haberlerde dramlaştırma öğelerine, cinselliğe dair imalara, magazinsel yaklaşımlara, cinayet ayrıntılarına yer verilmemesi olduğunu savunuyor ve şöyle diyor, “Detay mahremiyeti inkâr etmektir.”
Kadınları Değil, Olayı Ön Plana Çıkartın
Sibel Yükler, muhabirlerin öldürülen kadınlar için “Cinayeti hak etmiş mi?”, “Mini etek giyiyor muydu?”, “Sevgilisinin evinde miydi?” gibi sorgulayan detayları bir kenara bırakarak haber kaynaklarını çeşitlendirmeyi ve gerçek sorumluları bulmaya odaklanması gerektiğini düşünüyor. Cinayet haberlerinin, kadınların yüzünü bulanıklaştırmaya gerek görmeden erkeklerin yüzünü bulanıklaştırarak servis edilmesini problemli buluyor. Bu tarz haberlerde kadınların ve hayatlarının değil, olayın ön plana çıkması gerektiğine değiniyor ve şu örneği veriyor, “19 yaşında sevgilisi tarafından öldürülen Münevver Karabulut, muhabirler tarafından önce bir melek olarak adlandırılmıştı. Ardından muhabirler, olayın detaylarına inmeye başladı ve olay öncesinde sevgilisinin evinde olduğunu öğrendi. Sevgilisiyle mesajlaşmaları basında servis edildi. Tüm bunların öne sürülmesiyle melek olarak adlandırılan Karabulut, bir anda cinayeti hak eden bir konuma sürüklendi. Ne yazık ki yine olay değil kadın ön plana çıkarıldı.”
Gazete Şûjin editörlerinden Sibel Yükler, 2007 yılından beri gazetecilik yapıyor. Bugüne kadar Radikal gibi bölgesel gazetelerde ve T24 gibi çeşitli alternatif medya kuruluşlarında çalışan Yükler, son 4 yıldır ağırlıklı olarak kadına yönelik şiddet, cinsel istismar ve kadın cinayetleri konularında haber yapıyor. Özellikle kadın cinayetleri haberlerini yazarken hak odaklı habercilik anlayışını benimseyerek öznenin yerine kendisini koyduğunu ve önce ‘öldürülen ben olsaydım nasıl olurdu’ diye düşündüğünü, daha sonra haberlerini oluşturduğunu söylüyor. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Bilkent Üniversitesi’nde kadın cinayetlerinin medyaya yansıması konulu bir seminer veren Yükler, kadın cinayetleri haberleri yapılırken özellikle dikkat edilmesi gereken noktalar bulunduğunu vurguluyor. Yükler’e göre, gazetecilerin özellikle kadınları ötekileştiren cinsiyetçi terimler kullanmaması, kişilerin gizlilik haklarını ihlal etmemeye özen göstermesi ve cinayet haberlerini hikayeleştirerek yazmaması gerekiyor.
Melodramdan, Sansasyon ve Pornografiden Kaçının
Yükler, kadın cinayetleri haberlerinin 3.sayfada değil; ilk sayfada veya yaşam sayfasında yer bulmasının görünürlük açısından çok önemli olduğunu söylüyor. Haberlerin yakıştırmalar, söylentiler ve yargılarla hikâye yazarı gibi yazılmamasını belirtiyor. En önemli noktanın ise haberlerde dramlaştırma öğelerine, cinselliğe dair imalara, magazinsel yaklaşımlara, cinayet ayrıntılarına yer verilmemesi olduğunu savunuyor ve şöyle diyor, “Detay mahremiyeti inkâr etmektir.”
Kadınları Değil, Olayı Ön Plana Çıkartın
Sibel Yükler, muhabirlerin öldürülen kadınlar için “Cinayeti hak etmiş mi?”, “Mini etek giyiyor muydu?”, “Sevgilisinin evinde miydi?” gibi sorgulayan detayları bir kenara bırakarak haber kaynaklarını çeşitlendirmeyi ve gerçek sorumluları bulmaya odaklanması gerektiğini düşünüyor. Cinayet haberlerinin, kadınların yüzünü bulanıklaştırmaya gerek görmeden erkeklerin yüzünü bulanıklaştırarak servis edilmesini problemli buluyor. Bu tarz haberlerde kadınların ve hayatlarının değil, olayın ön plana çıkması gerektiğine değiniyor ve şu örneği veriyor, “19 yaşında sevgilisi tarafından öldürülen Münevver Karabulut, muhabirler tarafından önce bir melek olarak adlandırılmıştı. Ardından muhabirler, olayın detaylarına inmeye başladı ve olay öncesinde sevgilisinin evinde olduğunu öğrendi. Sevgilisiyle mesajlaşmaları basında servis edildi. Tüm bunların öne sürülmesiyle melek olarak adlandırılan Karabulut, bir anda cinayeti hak eden bir konuma sürüklendi. Ne yazık ki yine olay değil kadın ön plana çıkarıldı.”
Kadın Cinayeti Haberlerinde: 3N1K
Cinayet haberlerini yazarken öldürülen kişinin yerine kendini koymak olarak tanımlanan hak odaklı habercilik doğrultusunda, Yükler bu haberleri yazarken dikkat edilmesi gereken 3 temel noktanın bulunduğunu söylüyor. İlk olarak ‘Neden’in cevabını failin ifadesinde ya da kadının hayatında aranmaması gerekiyor. İkinci olarak ise cinayetin, kadınların hayatıyla meşrulaştırılmaması gerekiyor. En önemli ve üçüncü olarak ise ‘Nasıl’ sorusunun detaylı bir şekilde cevaplanmaması gerekiyor. Yükler, “Haber bir propaganda aracıdır, topluma failin mesajını iletmek çok önemlidir.” diyor. Vatandaşlardan birine “Aa gördün mü? Zaten namussuz bir kızmış, hak etmiş.” dedirtirken diğerine ise “Vay be demek böyle de öldürülebilir...” diye düşündürtebileceğini, bu yüzden ‘Nasıl’ sorusunun detaylarına inilmemesi gerektiğini savunuyor.
Faili Aklamaya Çalışmayın
Yükler, haberlerin cinsiyetçi terimler kullanarak kadın üzerinden değil, suçu işleyen üzerinden kurulması gerektiğine inanıyor. Cinayet zanlılarına saldırgan, pedofili, sapık yerine fail denmesi gerektiğini söylüyor ve şöyle aktarıyor: ‘Failden bahsederken ‘cinnet, kıskançlık, iflas, aşk, işsizlik’ gibi gerekçelendiren ve bu eylemleri meşrulaştıran ifadelerin kesinlikle kullanılmaması gerekiyor.” Yükler, olaylara tek taraflı yaklaşıldığını söyleyerek, "Failin iddialarına yer verilmemeli; gizlilik ve mahremiyet ilkesi de çiğnenmemeli.” diyor. Faili aklamaya değil, failin suçunu ön plana çıkarmaya odaklanmak gerektiğine değiniyor. 'Şiddet uyguladı, tecavüz etti, vurdu, saldırdı' gibi kavramların ise kullanılabileceğini vurguluyor. Gazeteci Sibel Yükler konuşmasını şu sözlerle bitiriyor, “Failin kimliği, cinsel yönelimi değil; erkek oluşu ya da suçu
haber değeridir. Haberi oluştururken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta; olaya adını koymaktır. Bir kadın ‘kadın olduğu için’ öldürülmüşse bu adli bir olay değil ‘kadın cinayeti’dir.”
Son 3 Yılda 1129 Kadın öldürüldü
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre son 3 yılda 1129 kadın öldürüldü. Her yıl erkekler tarafından kaç kadının öldürüldüğünü bir haber raporu olarak sunan bu Platform, 348 kadının 2017’de, 399 kadının ise 2018’de öldürüldüğünü, Ocak 2019’dan beri ise 382 kadının öldürüldüğünü bildirdi. Platform’un 2019 Ekim Raporuna göre, ekim ayında işlenen 36 kadın cinayetinin 8’i şüpheli ölüm olarak kaydedildi. 17 kadının neden öldürüldüğü tespit edilemedi, 5’i ekonomik bahaneyle, 6’sı boşanmak istemesi, barışma isteğini reddetmesi, telefona cevap vermemesi gibi kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü.
En Tehlikeli Olay Yeri: Ev
Birleşmiş Milletler’in toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadının güçlenmesi için çalışan Kadın Birimi, 2017’de hazırladığı Dünya Kadın İlerleme raporunda kadınlar için en tehlikeli yerin kendi evleri olduğunu bildirdi. Rapora göre, 15-49 yaş arasındaki 5 kadından biri, eskiden veya şu anda birlikte olduğu partneri tarafından fiziksel şiddet veya cinsel istismara uğramış. Ayrıca bu raporda, 2017’de işlenen cinayetlerin yüzde 60’ında katilin aile üyelerinden biri olduğu da belirtiliyor. Evden sonra ise en sık karşılaşılan cinayet mekanları; sokak, açık arazi/kırsal alan ve işyeri olarak sıralanıyor.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu nedir?
Kadın cinayetlerini durdurmak ve kadınların şiddetten korunmasını sağlamak için çalışır. Başta yaşam hakkı olmak üzere her tür kadın hakkı ihlaline karşı mücadele eder. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun kurucuları, öldürülen kadın kardeşlerimizin aileleri ile çeşitli siyasi partilerden, meslek örgütlerinden, sendikalardan gelen kadınlar ve bağımsız kadınlardır. Türkiye'de kadın cinayetlerinin tüm toplumun bir sorunu olmasından kaynaklı, platform çalışmalarına, tüm partilerden ve birbirinden farklı sivil toplum örgütlerinden, sanatçılardan, gazeteci ve yazarlardan, spor taraftarından, LGBTT örgütlerinden, tüm toplumdan katılım olabilmektedir.
Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Hakkında
Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women), İstanbul Sözleşmesi'nin ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi'nin (CEDAW) Türkiye'de yaygınlaşması için çalışmalar yapıyor. Birim, 2012 yılından beri, onlarca kadına ve çocuğa ulaşıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak, kadınları ve kadınların insan haklarını güçlendirmek için çalışıyor.
UN Women ile ayrıntılı bilgi için-> http://www.unwomen.org/en
Cinayet haberlerini yazarken öldürülen kişinin yerine kendini koymak olarak tanımlanan hak odaklı habercilik doğrultusunda, Yükler bu haberleri yazarken dikkat edilmesi gereken 3 temel noktanın bulunduğunu söylüyor. İlk olarak ‘Neden’in cevabını failin ifadesinde ya da kadının hayatında aranmaması gerekiyor. İkinci olarak ise cinayetin, kadınların hayatıyla meşrulaştırılmaması gerekiyor. En önemli ve üçüncü olarak ise ‘Nasıl’ sorusunun detaylı bir şekilde cevaplanmaması gerekiyor. Yükler, “Haber bir propaganda aracıdır, topluma failin mesajını iletmek çok önemlidir.” diyor. Vatandaşlardan birine “Aa gördün mü? Zaten namussuz bir kızmış, hak etmiş.” dedirtirken diğerine ise “Vay be demek böyle de öldürülebilir...” diye düşündürtebileceğini, bu yüzden ‘Nasıl’ sorusunun detaylarına inilmemesi gerektiğini savunuyor.
Faili Aklamaya Çalışmayın
Yükler, haberlerin cinsiyetçi terimler kullanarak kadın üzerinden değil, suçu işleyen üzerinden kurulması gerektiğine inanıyor. Cinayet zanlılarına saldırgan, pedofili, sapık yerine fail denmesi gerektiğini söylüyor ve şöyle aktarıyor: ‘Failden bahsederken ‘cinnet, kıskançlık, iflas, aşk, işsizlik’ gibi gerekçelendiren ve bu eylemleri meşrulaştıran ifadelerin kesinlikle kullanılmaması gerekiyor.” Yükler, olaylara tek taraflı yaklaşıldığını söyleyerek, "Failin iddialarına yer verilmemeli; gizlilik ve mahremiyet ilkesi de çiğnenmemeli.” diyor. Faili aklamaya değil, failin suçunu ön plana çıkarmaya odaklanmak gerektiğine değiniyor. 'Şiddet uyguladı, tecavüz etti, vurdu, saldırdı' gibi kavramların ise kullanılabileceğini vurguluyor. Gazeteci Sibel Yükler konuşmasını şu sözlerle bitiriyor, “Failin kimliği, cinsel yönelimi değil; erkek oluşu ya da suçu
haber değeridir. Haberi oluştururken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta; olaya adını koymaktır. Bir kadın ‘kadın olduğu için’ öldürülmüşse bu adli bir olay değil ‘kadın cinayeti’dir.”
Son 3 Yılda 1129 Kadın öldürüldü
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre son 3 yılda 1129 kadın öldürüldü. Her yıl erkekler tarafından kaç kadının öldürüldüğünü bir haber raporu olarak sunan bu Platform, 348 kadının 2017’de, 399 kadının ise 2018’de öldürüldüğünü, Ocak 2019’dan beri ise 382 kadının öldürüldüğünü bildirdi. Platform’un 2019 Ekim Raporuna göre, ekim ayında işlenen 36 kadın cinayetinin 8’i şüpheli ölüm olarak kaydedildi. 17 kadının neden öldürüldüğü tespit edilemedi, 5’i ekonomik bahaneyle, 6’sı boşanmak istemesi, barışma isteğini reddetmesi, telefona cevap vermemesi gibi kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü.
En Tehlikeli Olay Yeri: Ev
Birleşmiş Milletler’in toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadının güçlenmesi için çalışan Kadın Birimi, 2017’de hazırladığı Dünya Kadın İlerleme raporunda kadınlar için en tehlikeli yerin kendi evleri olduğunu bildirdi. Rapora göre, 15-49 yaş arasındaki 5 kadından biri, eskiden veya şu anda birlikte olduğu partneri tarafından fiziksel şiddet veya cinsel istismara uğramış. Ayrıca bu raporda, 2017’de işlenen cinayetlerin yüzde 60’ında katilin aile üyelerinden biri olduğu da belirtiliyor. Evden sonra ise en sık karşılaşılan cinayet mekanları; sokak, açık arazi/kırsal alan ve işyeri olarak sıralanıyor.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu nedir?
Kadın cinayetlerini durdurmak ve kadınların şiddetten korunmasını sağlamak için çalışır. Başta yaşam hakkı olmak üzere her tür kadın hakkı ihlaline karşı mücadele eder. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun kurucuları, öldürülen kadın kardeşlerimizin aileleri ile çeşitli siyasi partilerden, meslek örgütlerinden, sendikalardan gelen kadınlar ve bağımsız kadınlardır. Türkiye'de kadın cinayetlerinin tüm toplumun bir sorunu olmasından kaynaklı, platform çalışmalarına, tüm partilerden ve birbirinden farklı sivil toplum örgütlerinden, sanatçılardan, gazeteci ve yazarlardan, spor taraftarından, LGBTT örgütlerinden, tüm toplumdan katılım olabilmektedir.
Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Hakkında
Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women), İstanbul Sözleşmesi'nin ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi'nin (CEDAW) Türkiye'de yaygınlaşması için çalışmalar yapıyor. Birim, 2012 yılından beri, onlarca kadına ve çocuğa ulaşıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak, kadınları ve kadınların insan haklarını güçlendirmek için çalışıyor.
UN Women ile ayrıntılı bilgi için-> http://www.unwomen.org/en