Çankaya Hayvanlarına Sahip Çıkıyor
Deniz Tezel
[email protected] |
2015 yılında başlattığı 10 farklı “Şanslı Proje” ile sokak hayvanlarının sorunlarını en aza indirmeyi ve hayvan sevgisini aşılamayı hedefleyen Çankaya Belediyesi, hayvan sahipleriyle buluştu.
Türkiye’nin en büyük ilçesi Çankayanın aynı zamanda en çok sokak köpeğine ev sahipliği de yapan ilçe olduğunu biliyor muydunuz? Peki, bu köpeklerin bakımını yapan birileri var mı? Çankaya Belediyesi 10 farklı “Şanslı Proje” ile bunu sağlıyor. Üstelik öyle bir şey taahhüt ediyorlar ki sokaktan bir hayvanı sahiplenen kişi tek başına kalmıyor sonsuza dek Çankaya Belediyesi’nin kanatları altında yer alıyor. Sahipsiz sokak hayvanlarına yönelik yaptığı çalışmaların yanı sıra sahipli hayvanlar için de hizmetler üreten Çankaya Belediyesi, Hayvan Sahibi Bilinçlendirme Semineri düzenledi. Hayvan sahibi olan ve olmayı düşünen herkese kapılarını açan seminer, 26 Mart Cumartesi günü saat 13.00 ile 17.00 arası Vedat Dalokay Kokteyl Salonunda gerçekleştirildi. Belediye evcil kedi-köpek besleyen tüm hayvanseverleri işin uzmanlarıyla bir araya getirdi. Vedat Dalokay Kokteyl Salonu’nda gerçekleştirilen seminere, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dr. Yasemin Salgırlı Demirbaş, Veteriner Hekim Köpek Eğitim Uzmanı Tarkan Özvardar ve Operatör Doktor Veteriner Hekim Oğuz Kuzucu katıldı.
Hayvan yetiştirme ile ilgili öğrenmek istediğiniz herşey, davranış ve davranış problemlerine yaklaşım, doğru beslenme ve yetiştirme teknikleri, genel sağlık problemlerine yaklaşım gibi konularda hayvan sahiplerini veya hayvan sahibi olmayı düşünenleri bilinçlendirmek için düzenlenen seminer, katılımcıların yoğun ilgisiyle karşılaştı. Sunum sonunda katılımcılar hayvanlarıyla ilgili merak ettikleri soruları sorabildi. Bunların yanısıra toplumumuzun sokak hayvanına karşı olan yaklaşımını daha iyi anlayabilmek için katılımcılardan bazılarıyla ve konuşmacılardan Oğuz Kuzucuyla bir röportaj gerçekleştirdik. Sorular karşısında dikkat çekici yanıtlara rastladık.
Hayvan yetiştirme ile ilgili öğrenmek istediğiniz herşey, davranış ve davranış problemlerine yaklaşım, doğru beslenme ve yetiştirme teknikleri, genel sağlık problemlerine yaklaşım gibi konularda hayvan sahiplerini veya hayvan sahibi olmayı düşünenleri bilinçlendirmek için düzenlenen seminer, katılımcıların yoğun ilgisiyle karşılaştı. Sunum sonunda katılımcılar hayvanlarıyla ilgili merak ettikleri soruları sorabildi. Bunların yanısıra toplumumuzun sokak hayvanına karşı olan yaklaşımını daha iyi anlayabilmek için katılımcılardan bazılarıyla ve konuşmacılardan Oğuz Kuzucuyla bir röportaj gerçekleştirdik. Sorular karşısında dikkat çekici yanıtlara rastladık.
“Sahiplenilen hayvanların veteriner maliyeti olmuyor”
Seminerde Çankaya Belediyesinin 2015 yılından bu yana devam ettirdiği 10 farklı “Şanslı Proje” Çankaya Belediyesi başkan yardımcısı Anıl Sevinç tarafından kısaca tanıtıldı. Bu projelerin asıl amacının sokak hayvanlarının sorunlarını en aza indirmek ve hayvan sevgisini aşılamayı hedeflediğinden bahseden Anıl Sevinç, “2015 yılında Çankaya’da bu yıl 1967 hayvanın sahiplendirildiğini” vurguladı. Sevinç “Şanslı’nın Şansı Olun” projesinin ayrı bir önem taşıdığını belirtti. Bu proje ile sokak köpeklerini sahiplendirmeyi hedeflediklerini vurgulayan Sevinç, barınaklardan sahiplenilecek hayvanların aşılarının ömür boyu Çankaya Belediyesi tarafından ücretsiz yapılacağına dikkat çekti. Bununla da kalmayıp gerekirse ameliyatlarını Çankaya Belediyesi olarak üstlendiklerini dile getirdi.
“Köpeklerde strese giriyor”
Dr. Yasemin Salgırlı Demirbaş “köpeklerdeki takıntı hastalığı insanlar ile benzerlik göstermektedir. Köpeklerin de insanlar gibi strese girdiğini söyleyebilirim. Köpeklerde görülen strese girme, sahibinin onu terkedeceği korkusu gibi durumlar ‘Obsesif-Kompülsif’ adını verdiğimiz takıntılar ve saplantılar tarafından oluşuyor. Yapılacak ilk şey köpeğinizin aktivite düzeyini artırmaktır. Bu da köpeğin sizinle birlikte dışarıda yeterince zaman harcamasıyla mümkün olur. “ dedi. İnsanların köpeklerle doğru iletişimi öğrenmesi gerektiğini vurgulayan Demirbaş, “Empati kurun ve köpeğin refahını gözetin. Empati kurarken ödüllendirme önemlidir.” gibi önerilerde de bulundu.
“Pet diye alıyorlar, pat diye atıyorlar”
Hevesle pet shoplardan alınan köpeklerin daha sonra sokağa terk edildiğini ifade eden Veteriner Hekim Köpek Eğitim Uzmanı Tarkan Özvardar, “Pet diye alıp, pat diye atıyorlar” açıklamasıyla seminere damgasını vurdu. “Aileler hediye olarak çocuklarına petshopdan köpek alıyorlar. Çocuk ilk başta hevesli oluyor ama hevesi geçince,aile de bakmak istemeyince sokağa salıyorlar.” diyen Özvardar, hediye olarak alınmasının dışında sık sık seyahat edenlerin,yoğun bir iş temposu olan insanların da köpek sahibi olmaması gerektiğini düşünüyor. Hayvanların da bundan olumsuz yönde etkilendiği diyen Özvardar, Atılan hayvan sorunun önüne şartları uygun olan, hayvan sever kişilerin hayvan edinmesiyle önüne geçilebileceğini söyledi.
“Temel bir halk sağlığı problemi olabilir”
“Bir toplumun ahlaki gelişmişliğini ve uygarlık seviyesini anlamak istiyorsanız, hayvanlarına nasıl muamele ettiğine bakmak yeterlidir” diyen Gandhi ile, toplumumuzun sokak hayvanlarına bakış açısı üzerine gerçekleştirdiğimiz röportaj da Oğuz kuzucunun da benzer bir yaklaşım sergilediğini görüyoruz. Türk toplumunun sokak hayvanlarına bakış açısının tek yönlü olmadığını söyleyen Oğuz Kuzucu, ”Toplumun bir kısmı için sokak hayvanları yok farzediliyor. Bir diğer grup içinse varlıkları tamamen kabul ediliyor. Devlet sokak hayvanlarını kendi temel meselesi olarak görmüyor ve sokak hayvanlarıyla ilgilenme oranı giderek azalıyor. İlgilenenilmedikleri için de sokak hayvanları şiddete ve bazı uygunsuz davranışlara maruz kalıyor.Bu durum da toplumuzun uygarlık seviyesinin ne seviyede olduğunu bizlere gösteriyor. Sokak hayvanları sanıldığı gibi yan bir konu değildir çözülmesi gereken önemli bir konudur. Eğer böyle devam ederse bu sorun temel bir halk sağlığı problemi olacaktır“. ifadelerini kullandı.
“Ayrancı da gördüğüm duyarlılığı Keçiören de göremiyorum”
Konferansadan çıkarılan diğer bir çıkarım ise hayvanların her bölgede aynı ilgiyi görmemesidir. Katılımcılardan 41 yaşındaki çevre mühendisi İrem Güç “Sadece sokak hayvanlarına değil bütün hayvanlara karşı duyarlılık gittikçe azalıyor. Şöyle bir durum var ki bu durum genel olarak yaşanılan bölgeye göre değişiklik gösteriyor. Mesela biz Ayrancı da oturuyoruz. Ayrancı da gördüğüm duyarlılığı Keçiören de göremiyorum.” bilgisini verdi. Burdan çıkarım yapmak gerekirse duyarlılığın bölgesel değişiklik gösterdiğini söylemek yerine insandan insana değiştiğini söylemek daha doğru olucaktır.
“Bir toplumun ahlaki gelişmişliğini ve uygarlık seviyesini anlamak istiyorsanız, hayvanlarına nasıl muamele ettiğine bakmak yeterlidir” diyen Gandhi ile, toplumumuzun sokak hayvanlarına bakış açısı üzerine gerçekleştirdiğimiz röportaj da Oğuz kuzucunun da benzer bir yaklaşım sergilediğini görüyoruz. Türk toplumunun sokak hayvanlarına bakış açısının tek yönlü olmadığını söyleyen Oğuz Kuzucu, ”Toplumun bir kısmı için sokak hayvanları yok farzediliyor. Bir diğer grup içinse varlıkları tamamen kabul ediliyor. Devlet sokak hayvanlarını kendi temel meselesi olarak görmüyor ve sokak hayvanlarıyla ilgilenme oranı giderek azalıyor. İlgilenenilmedikleri için de sokak hayvanları şiddete ve bazı uygunsuz davranışlara maruz kalıyor.Bu durum da toplumuzun uygarlık seviyesinin ne seviyede olduğunu bizlere gösteriyor. Sokak hayvanları sanıldığı gibi yan bir konu değildir çözülmesi gereken önemli bir konudur. Eğer böyle devam ederse bu sorun temel bir halk sağlığı problemi olacaktır“. ifadelerini kullandı.
“Ayrancı da gördüğüm duyarlılığı Keçiören de göremiyorum”
Konferansadan çıkarılan diğer bir çıkarım ise hayvanların her bölgede aynı ilgiyi görmemesidir. Katılımcılardan 41 yaşındaki çevre mühendisi İrem Güç “Sadece sokak hayvanlarına değil bütün hayvanlara karşı duyarlılık gittikçe azalıyor. Şöyle bir durum var ki bu durum genel olarak yaşanılan bölgeye göre değişiklik gösteriyor. Mesela biz Ayrancı da oturuyoruz. Ayrancı da gördüğüm duyarlılığı Keçiören de göremiyorum.” bilgisini verdi. Burdan çıkarım yapmak gerekirse duyarlılığın bölgesel değişiklik gösterdiğini söylemek yerine insandan insana değiştiğini söylemek daha doğru olucaktır.