Matematiğin Aydınlık Dünyasına Yolculuk
ALİ SİNAN SERTÖZ'LE BİR SÖYLEŞİ BARIŞ YILMAZ
Prof. Dr. Ali Sinan Sertöz, 1988 yılından bu yana Bilkent Üniversitesi matematik bölümünde öğretim üyesidir. Prof. Sertöz, 1955 yılında Ankara’da doğdu, Orta Doğu Üniversitesi Matematik bölümünü bitirdi. Ardından Kanada’da “University of British Columbia’’da doktorasını yaptı. Bir süre TÜBİTAK’ın Marmara Araştırma Merkezinde çalıştıktan sonra, Bilkent Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümüne katıldı. Matematikte cebirsel geometri, değişmeli cebir, sayılar teorisi, karmaşık geometri alanlarıyla ilgilenen Prof. Sertöz’ün, matematik dünyasına çok sayıda değerli ve takdir edilen katkıları sonsuz. Bunların yanı sıra kendi adıyla anılan matematik teoremi bulunan az sayıda matematikçiden biri. Tüm başarıları bir yana, Sertöz, matematik dünyasına en farklı katkısını TRT için çektiği belgesel yapmıştır. İki çocuk babası olan Sörtöz'ün çektiği ”Matematiğin Aydınlık Dünyası’’ adlı belgeselin yönetmeni ise eşi Zehra Tülin Sertöz oldu.
Prof. Dr. Sertöz, matematiği çocuklarında sevdirmiş ve onların matematiğe yönelmesini neden olmuş. İki çocuğu da yurt dışında matematik alanında lisansüstü eğitim almaktadır. Öğrencilerine matematiği sevdirdiği gibi kendini de tişörtlerinin üstüne hocalarının resmini bastırıp, ona sürpriz yapacak kadar sevdirmiştir. Matematiği eğlenceli kılan hocamızla hayatı, çektiği belgesel ve gelecek planları hakkında bir söyleşi yaptık.
Prof. Dr. Sertöz, matematiği çocuklarında sevdirmiş ve onların matematiğe yönelmesini neden olmuş. İki çocuğu da yurt dışında matematik alanında lisansüstü eğitim almaktadır. Öğrencilerine matematiği sevdirdiği gibi kendini de tişörtlerinin üstüne hocalarının resmini bastırıp, ona sürpriz yapacak kadar sevdirmiştir. Matematiği eğlenceli kılan hocamızla hayatı, çektiği belgesel ve gelecek planları hakkında bir söyleşi yaptık.
- Bize bu belgeseli neden çektiğinizi anlatır mısınız?
-Tabii. Şöyle izah edeyim, çok değil ama elle tutulur ölçüde kişi var matematikten kaçan. Hayatının belli bir döneminde matematikle arası açılmış ve kaçmayı tercih etmiş. Ben bunların tam tersiyim, matematikçiyim. Ama bu belgeseli yapana kadar kendimi sayılarla dolu kapalı cezaevinde düşünüyordum. Belki hoşuma gidiyordu bu. Fakat aydınlık bir dünyanın içinde olduğumu biliyor, düşünüyor, aynı fikirde olanları arıyordum. Onlara ulaşmak istedim. Belki de yine matematikle sohbet etmek içindi.
-Belgeselle ilgili neler söylemek istersiniz?
-Şunu söylemeliyim bu arada, belgesel herkesin anlayacağı düzeyde matematikten bahsediyor. Burada herkesten kastım "herkes"tir. Geçen gün bir arkadaşın yanında çay içerken şunu söyledi bana: "Ben hep matematikçi ve fizikçileri uzaylı gibi düşünüyorum. Sanki bu dünyadan değil onlar, bu şeyleri nasıl anlıyor ve biliyorlar?" İşin içine girmeden, türev ve integrale dokunmadan nasıl düşündüklerini anlamak istiyorsan bu belgeseli izlemelisin arkadaşım, dedim.
-Peki belgeselde neler anlatılıyor ve belgeselde matematikle ilgili neler var?
-Matematikçilerin kralından, Fermat'ın hikâyesinden bahsediliyor. Belgeseli seyredecek olanlar, matematik bilgisinin insana verdiği gücü görecekler. Örneğin, güneş bir portakal büyüklüğünde olsa dünya bir toplu iğnenin başı kadar olacaktı ve aralarında 12 m mesafe olacaktı. Eğer gerçek oranları bu olsaydı… Bu kadar küçük bir dünyanın üzerinde oturup, güneş'in bu kadar büyük olduğunu ve bu oranlarda yaparsak arada 12 m mesafe olduğunu hesaplayabiliyoruz. İşte bu, astronomi, geometri, matematik bilgisinin insana verdiği güçtür. Belgeselde bu gücü gösteren hikâyeleri ve matematikçilerin dünyayı nasıl algıladıklarını görecekler.
-Yeni bir belgesel çekmeyi düşünüyor musunuz ve gelecek planlarınız neler?
-Hayır düşünmüyorum. Bu belgesi çekmek çok zevkliydi ama tek seferlik bir şeydi benim için. Şu sıralar cebirsel geometri ile ilgili bir kitap yazıyorum. İlk etapta onu bitiririm. Sonrasında da elbet yapacak bir şeyler bulurum.
- Sizce matematik nedir?
Matematik, akademisyenlerin loş koridorlarda birbirlerinin kulağına fısıldadığı anlaşılmaz kavramlardan oluşan bilgiler yumağı değildir. Matematik, hayatı dolu dolu yaşamış insanların sevinçlerini, üzüntüleri, başarı ve yenilgileriyle oluşturdukları bir insanlık macerasıdır.
-Bilkent Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olmak, sizin üretkenliğinizde nasıl bir etkisi oldu?
- Üniversite olarak öğrencinin ve öğretim görevlisin çalışabileceği, tüm kaynaklara ulaşabileceği mükemmel bir ortam var. Yani her şey matematikle uğraşmak için hazır. Tek gereken, matematikle hayatınızı birleştirmeniz. Evlilik gibi düşünebilirisin. Fazlaca vakit ayırman gerekiyor ve üniversitede bana gerekli olan tüm zamanı ve kaynakları sağlıyor. Başka bir yerde bu kadar üretken oluruydum bilmiyorum.
-Öğrencilerinize göre, derslerinizde çok komik diyaloglar oluyormuş, aklınıza gelen bir tanesini paylaşır mısınız?
- Bir derste, önceki ders tahtaya yazdığım ama çözmediğim bir soruyu çözüyordum. O dersi tekrar alan bir öğrencim de sorunun cevabına itiraz etti. “ Hocam, sonuç geçen başkaydı” dedi. Sonra notlarıma baktım ve sınıfa dedim ki zaten bu işlemin sonucu her sene farklı çıkıyor. Öğrencilerim ve ben hala güleriz buna.
-Tabii. Şöyle izah edeyim, çok değil ama elle tutulur ölçüde kişi var matematikten kaçan. Hayatının belli bir döneminde matematikle arası açılmış ve kaçmayı tercih etmiş. Ben bunların tam tersiyim, matematikçiyim. Ama bu belgeseli yapana kadar kendimi sayılarla dolu kapalı cezaevinde düşünüyordum. Belki hoşuma gidiyordu bu. Fakat aydınlık bir dünyanın içinde olduğumu biliyor, düşünüyor, aynı fikirde olanları arıyordum. Onlara ulaşmak istedim. Belki de yine matematikle sohbet etmek içindi.
-Belgeselle ilgili neler söylemek istersiniz?
-Şunu söylemeliyim bu arada, belgesel herkesin anlayacağı düzeyde matematikten bahsediyor. Burada herkesten kastım "herkes"tir. Geçen gün bir arkadaşın yanında çay içerken şunu söyledi bana: "Ben hep matematikçi ve fizikçileri uzaylı gibi düşünüyorum. Sanki bu dünyadan değil onlar, bu şeyleri nasıl anlıyor ve biliyorlar?" İşin içine girmeden, türev ve integrale dokunmadan nasıl düşündüklerini anlamak istiyorsan bu belgeseli izlemelisin arkadaşım, dedim.
-Peki belgeselde neler anlatılıyor ve belgeselde matematikle ilgili neler var?
-Matematikçilerin kralından, Fermat'ın hikâyesinden bahsediliyor. Belgeseli seyredecek olanlar, matematik bilgisinin insana verdiği gücü görecekler. Örneğin, güneş bir portakal büyüklüğünde olsa dünya bir toplu iğnenin başı kadar olacaktı ve aralarında 12 m mesafe olacaktı. Eğer gerçek oranları bu olsaydı… Bu kadar küçük bir dünyanın üzerinde oturup, güneş'in bu kadar büyük olduğunu ve bu oranlarda yaparsak arada 12 m mesafe olduğunu hesaplayabiliyoruz. İşte bu, astronomi, geometri, matematik bilgisinin insana verdiği güçtür. Belgeselde bu gücü gösteren hikâyeleri ve matematikçilerin dünyayı nasıl algıladıklarını görecekler.
-Yeni bir belgesel çekmeyi düşünüyor musunuz ve gelecek planlarınız neler?
-Hayır düşünmüyorum. Bu belgesi çekmek çok zevkliydi ama tek seferlik bir şeydi benim için. Şu sıralar cebirsel geometri ile ilgili bir kitap yazıyorum. İlk etapta onu bitiririm. Sonrasında da elbet yapacak bir şeyler bulurum.
- Sizce matematik nedir?
Matematik, akademisyenlerin loş koridorlarda birbirlerinin kulağına fısıldadığı anlaşılmaz kavramlardan oluşan bilgiler yumağı değildir. Matematik, hayatı dolu dolu yaşamış insanların sevinçlerini, üzüntüleri, başarı ve yenilgileriyle oluşturdukları bir insanlık macerasıdır.
-Bilkent Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olmak, sizin üretkenliğinizde nasıl bir etkisi oldu?
- Üniversite olarak öğrencinin ve öğretim görevlisin çalışabileceği, tüm kaynaklara ulaşabileceği mükemmel bir ortam var. Yani her şey matematikle uğraşmak için hazır. Tek gereken, matematikle hayatınızı birleştirmeniz. Evlilik gibi düşünebilirisin. Fazlaca vakit ayırman gerekiyor ve üniversitede bana gerekli olan tüm zamanı ve kaynakları sağlıyor. Başka bir yerde bu kadar üretken oluruydum bilmiyorum.
-Öğrencilerinize göre, derslerinizde çok komik diyaloglar oluyormuş, aklınıza gelen bir tanesini paylaşır mısınız?
- Bir derste, önceki ders tahtaya yazdığım ama çözmediğim bir soruyu çözüyordum. O dersi tekrar alan bir öğrencim de sorunun cevabına itiraz etti. “ Hocam, sonuç geçen başkaydı” dedi. Sonra notlarıma baktım ve sınıfa dedim ki zaten bu işlemin sonucu her sene farklı çıkıyor. Öğrencilerim ve ben hala güleriz buna.