MÜLTECİ ÇOCUKLAR KAYIP BİR NESİL OLMASIN
Sena Aktürk
Suriye’de 2011 yılından bu yana sürmekte olan savaş, birçok Suriyeli vatandaşı yurdundan etmekle kalmıyor; çocuklar eğitim olanaklarından uzak kaldıkları için kayıp bir Suriyeli nesli oluşmasına sebep oluyor. Savaşın yıkıcı etkilerinden kaçmak isteyen Suriyeli sığınmacılar ise başta Türkiye olmak üzere başka ülkelere iltica ediyorlar. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin Temmuz 2020 verilerine göre Türkiye’de 1.74 milyonu çocuk olmak üzere 3.6 milyon Suriye vatandaşı bulunmakta. Peki, neredeyse 2 milyon mülteci çoğun, kayıp bir nesil haline dönüşmesinin engellemenin bir yolu var mı?
Her ne kadar oldukça hassasiyet ve disiplin gerektiren bir çalışma olsa da bu sorunun önünü almak elbette mümkün. Şu an Türkiye’de neredeyse 2 milyon mülteci çocuğun eğitimsizlik ve güvensiz bir yaşam alanı nedeniyle kayıp bir nesil haline gelmesini önlemek adına UNICEF, MEB ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ortaklığında üç proje yürütülüyor.
UNICEF Eğitim Şefi Özlem Gökalp: “Biz hiçbir çocuk toplumdan dışarda kalsın istemiyoruz.”
Türkiye’de güncel olarak yürütülen üç programdan biri 2018 yılından beri uygulamada olan, Milli Eğitim Bakanlığı ve UNICEF ortaklığında yürütülen Hızlandırılmış Eğitim Programı (HEP). Örgün eğitime dâhil olmayan ve birincil hedefi, başta dil engeli olmak üzere eğitim, sağlık, barınma, beslenme, sıhhi tesisat ve su gibi kaynaklara erişim problemleri yüzünden okula devam sağlayamayan, ya da hiç başlamamış mülteci çocuklarına eğitim şansı sunmak. Program ilkokul ve ortaokul denkliği sağlamakta. Toplamda dört seviyeden oluşan program; A modülü 1. , 2.; B modülü 3.,4.; C modülü 5.,6.; D modülü 7.,8. Sınıflara denklik sağlayan eğitim sunmakta. HEP projesi sorumlusu eğitim şefi Özlem Gökalp; “Biz hiçbir çocuk toplumdan dışarda kalsın istemiyoruz. İlk hedefimiz onların dil açığını kapatmak. Sorasında yaşları göz önünde bulundurularak denkliklerine uygun örgün eğitim seviyesine katmak. HEP bu anlamda mülteci çocuklarına büyük kolaylık sağlıyor.” diyor. Sağladığı pek çok olumlu sonucun yanında, Hızlandırılmış eğitim programının vadettiği en büyük fayda ise, bin bir zorlukla yuvalarından olmuş 10-18 yaş aralığındaki mülteci çocuklarına Türkçe öğreterek; onları kayıp bir kuşak olmaktan kurtarmak. Programın başarısı ise Gökalp için bir gurur kaynağı.
“Türkiye’ye geldiğinden beri belki de ilk defa anlaşıldığını, anladığını hisseden bir çocuğun gözlerindeki mutluluğu tarif edemem!”
Dil bariyeri mülteci çocuklar için sadece okul hayatında değil; yaşamın tüm alanında bir engel niteliği taşımakta. Çocukların zaten zorlu yaşam koşullarını atlatarak geldiğini; psikolojik sağlıklarının tehlikede olduğunu belirten Gökalp, “ Savaştan, çatışmadan kurtulmuş da olsalar, yoksulluk ve ayrımcılık onların hep karşısında duran engeller. Zaten dil bilmiyorlar ve bu onların istismar edilmelerini daha da kolaylaştırıyor. Birçok çocuk, ağır koşullar altında çalıştırılarak, uyuşturucu ve terör örgütleri gibi yasa dışı gruplarca kandırılarak, korkunç hayatlara sürükleniyorlar.” diyor. Programda bulundukları süre içerisinde dil öğrenen, öğrendikçe mutlu olan çocukları anlatan Gökalp “Türkiye’ye geldiğinden beri belki de ilk defa anlaşıldığı, anladığını hisseden bir çocuğun gözlerindeki mutluluğu tarif edemem! İlk doğru kurdukları cümle, ilk okudukları sayfa çok kıymetli onlar için. Bizim içinde öyle, çünkü Türkçe bilmedikleri, toplumun dışında kaldıkları sürece, bir nesil çocuğu kaybedeceğiz toplum olarak.” diyor. Dil engelini aşmanın, mülteci çocukları kurtarmakta en önemli adım olduğuna inanıyor.
ŞEY Projesi Sorumlusu Esra Çarkçıoğlu: “En büyük amacımız, çocukların okuldan kopmaması.”
Peki dil engelinin aşılması; çocukların okula teşvik olması içi yeterli isteklendirmeyi sağlıyor mu? Daha başka neler yapılabilir?
Eğitimin devamlılığını sağlamak adına Türkiye’de gerçekleşen projelerden biri de Şartlı Eğitim Yardımı (ŞEY) projesi. Türkiye’de 2003 yılından itibaren Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından başta ulusal ölçekli, 2017 yılından itibaren ise UNICEF ortaklığıyla yürütülen, mülteci çocukları da kapsayan bu proje öğrencilere ve ailelere maddi yardımda bulunarak okula devam sağlanmasını teşvik etmeyi hedeflemekte. ŞEY projesi UNICEF kolu sorumlusu Emine Çarkçıoğlu, projeyi anlatırken ailelerin bu yardımla çocuklarını okula göndermeye daha çok teşvik olduklarından bahsediyor. “Gelir düzeyi düşük, maddi yardıma ihtiyaç duyan çocuklar iş hayatını seçip eğitimden mahsur kalmasın istiyoruz. Dolaysıyla bu program hem Türk hem mülteci çocuklarını kapsıyor.” diyor. ŞEY projesi okula devam etmeyi esas aldığı için; 30 gün içerisinde mazeret olmaksızın 4 günden fazla devamsızlık yapmayan çocuklar ve ailelerine maddi destek sağlanıyor. Çarkçıoğlu projenin etkilerini anlatırken, “ Şu ana kadar 600 binin üzerinde mülteci çocuğa bu yardımı sağladık. Hedefimiz daha da fazlasına ulaşmak, teşvik sağlamak. Bu programın hedefinde ki çocuklar hangi milletten olursa olsun yoksulluk problemiyle baş etmeye çalışıyor, o yüzden birçoğu okulu bırakıp iş hayatına atılmak ailesine destek olmak istiyor. En büyük amacımız, çocukların okuldan kopmaması. Bu nedenle maddi yardım aileleri bir nebze teşvik ediyor çocukları okula göndermeye.” diyor.
UNICEF Eğitim Şefi Cansu Albayrak: “Dezavantajlı çocukların istismar edilmelerini önlemek birincil isteğimiz.”
Mülteci çocukların Türk eğitim sistemine katılması yönünde ki bir başka engel ise; onların gelir sağlamak adına eğitim yerine çalışma hayatını tercih ediyor olmaları. Bu sorunun önüne geçmek adına Milli Eğitim Bakanlığı ve UNICEF tarafından ortak yülütülen proje ise hem Türk hem Mülteci çocuklara mesleki ve teknik eğitim sunmakta. Maddi engeller nedeniyle orta öğretimi tamamladıktan sonra iş hayatına atılmak zorunda olan çocukları korumaya yönelik bu projenin UNICEF sorumlusu Cansu Albayrak, şöyle diyor: “ Ülkemizde uyruğu fark etmeksizin bir sürü dezavantajlı çocuk var. Bu çocuklar ailelerine destek olmak, yaşama tutunmak için çalışmaya çok erken yaşta başlıyorlar. Yasal olmayan yollarla işe alınan çocuklar istismara uğruyor, neredeyse karın tokluğuna çalışıyor ve sağlık güvencesi gibi çok temel haklardan mahrum kalıyorlar. Dezavantajlı çocukların istismar edilmelerini önlemek bizim birincil isteğimiz.” Dört yıllık örgün eğitime dâhil olan bu program mesleki eğitim merkezlerinde 4 gün saha çalışması bir gün teorik bilgi sunarak, çocukların hem mesleki hem teknik bilgi kazanmasını sağlıyor. Sağlık güvencesi ve asgari maaşın üçte biri gibi imkânlarda sunarak, çocukların yasa dışı yollarla istismar edilmesini, zayıflıklarından faydalanılmasını önlemeye çalışıyor.
“Önce onların, sonra toplumun kazanması mümkün.”
Hayatı zaten savaş ve politik çelişkilerle yerle bir olan mülteci çocuklarına eğitim sunmak, onlara mümkün olan en güvenli, sağlıklı yaşam ortamını sağlamak aslında bir insanlık görevi. Dil engeli aşılamayan; barınma problemleri yaşayan; su, elektrik ve tesisat ihtiyaçları karşılanamayan bu çocuklar güzel bir gelecek ümitlerini tamamen kaybetmek üzere. Kayıp bir nesil olmaktansa hayata karışıp topluma faydalı bireyler haline gelirlerse, önce onların, sonra toplumun kazanması mümkün.
Kaynaklar:
Özlem Gökalp – Education oficer
Emine Çarkçıoğlu - Education oficer
Cansu Albayrak - Education oficer
https://www.unhcr.org/tr/unhcr-turkiye-istatistikleri
https://www.unicef.org/turkey/bas%C4%B1n-b%C3%BCltenleri/suriyeli-ve-di%C4%9Fer-m%C3%BClteci-%C3%A7ocuklara-y%C3%B6nelik-%C5%9Fartl%C4%B1-e%C4%9Fitim-yard%C4%B1m%C4%B1-%C5%9Fey-program%C4%B1
https://www.unicef.org/turkey/%C3%B6rg%C3%BCn-e%C4%9Fitim
https://www.unicefturk.org/yazi/acil-durum-turkiyedeki-suriyeli-cocuklar
https://www.unicef.org/turkey/media/8006/file
http://www.meb.gov.tr/mesleki-egitim-merkezlerinde-verimliligi-artiracak-yeni-materyaller-kullanimda/haber/19517/tr
https://www.unicef.org/turkey/en/press-releases/technical-and-vocational-education-and-training-tool-against-child-labour
https://www.unicef.org/turkey/en/reports/education-children-under-temporary-protection-turkey-statistical-report
https://www.unicef.org/turkey/en/education
https://www.malatyasonsoz.com.tr/suriyeli-ogrencilere-mesleki-egitim-programi-h366694.html
https://www.hurriyet.com.tr/egitim/multeci-cocuklar-egitim-sistemine-dahil-edilecek-41413585
https://tr.euronews.com/2019/09/09/unicef-turkiye-de-suriyeli-multeci-cocuklarin-kayip-nesil-olmamalar-icin-size-ihtiyac-var
Her ne kadar oldukça hassasiyet ve disiplin gerektiren bir çalışma olsa da bu sorunun önünü almak elbette mümkün. Şu an Türkiye’de neredeyse 2 milyon mülteci çocuğun eğitimsizlik ve güvensiz bir yaşam alanı nedeniyle kayıp bir nesil haline gelmesini önlemek adına UNICEF, MEB ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ortaklığında üç proje yürütülüyor.
UNICEF Eğitim Şefi Özlem Gökalp: “Biz hiçbir çocuk toplumdan dışarda kalsın istemiyoruz.”
Türkiye’de güncel olarak yürütülen üç programdan biri 2018 yılından beri uygulamada olan, Milli Eğitim Bakanlığı ve UNICEF ortaklığında yürütülen Hızlandırılmış Eğitim Programı (HEP). Örgün eğitime dâhil olmayan ve birincil hedefi, başta dil engeli olmak üzere eğitim, sağlık, barınma, beslenme, sıhhi tesisat ve su gibi kaynaklara erişim problemleri yüzünden okula devam sağlayamayan, ya da hiç başlamamış mülteci çocuklarına eğitim şansı sunmak. Program ilkokul ve ortaokul denkliği sağlamakta. Toplamda dört seviyeden oluşan program; A modülü 1. , 2.; B modülü 3.,4.; C modülü 5.,6.; D modülü 7.,8. Sınıflara denklik sağlayan eğitim sunmakta. HEP projesi sorumlusu eğitim şefi Özlem Gökalp; “Biz hiçbir çocuk toplumdan dışarda kalsın istemiyoruz. İlk hedefimiz onların dil açığını kapatmak. Sorasında yaşları göz önünde bulundurularak denkliklerine uygun örgün eğitim seviyesine katmak. HEP bu anlamda mülteci çocuklarına büyük kolaylık sağlıyor.” diyor. Sağladığı pek çok olumlu sonucun yanında, Hızlandırılmış eğitim programının vadettiği en büyük fayda ise, bin bir zorlukla yuvalarından olmuş 10-18 yaş aralığındaki mülteci çocuklarına Türkçe öğreterek; onları kayıp bir kuşak olmaktan kurtarmak. Programın başarısı ise Gökalp için bir gurur kaynağı.
“Türkiye’ye geldiğinden beri belki de ilk defa anlaşıldığını, anladığını hisseden bir çocuğun gözlerindeki mutluluğu tarif edemem!”
Dil bariyeri mülteci çocuklar için sadece okul hayatında değil; yaşamın tüm alanında bir engel niteliği taşımakta. Çocukların zaten zorlu yaşam koşullarını atlatarak geldiğini; psikolojik sağlıklarının tehlikede olduğunu belirten Gökalp, “ Savaştan, çatışmadan kurtulmuş da olsalar, yoksulluk ve ayrımcılık onların hep karşısında duran engeller. Zaten dil bilmiyorlar ve bu onların istismar edilmelerini daha da kolaylaştırıyor. Birçok çocuk, ağır koşullar altında çalıştırılarak, uyuşturucu ve terör örgütleri gibi yasa dışı gruplarca kandırılarak, korkunç hayatlara sürükleniyorlar.” diyor. Programda bulundukları süre içerisinde dil öğrenen, öğrendikçe mutlu olan çocukları anlatan Gökalp “Türkiye’ye geldiğinden beri belki de ilk defa anlaşıldığı, anladığını hisseden bir çocuğun gözlerindeki mutluluğu tarif edemem! İlk doğru kurdukları cümle, ilk okudukları sayfa çok kıymetli onlar için. Bizim içinde öyle, çünkü Türkçe bilmedikleri, toplumun dışında kaldıkları sürece, bir nesil çocuğu kaybedeceğiz toplum olarak.” diyor. Dil engelini aşmanın, mülteci çocukları kurtarmakta en önemli adım olduğuna inanıyor.
ŞEY Projesi Sorumlusu Esra Çarkçıoğlu: “En büyük amacımız, çocukların okuldan kopmaması.”
Peki dil engelinin aşılması; çocukların okula teşvik olması içi yeterli isteklendirmeyi sağlıyor mu? Daha başka neler yapılabilir?
Eğitimin devamlılığını sağlamak adına Türkiye’de gerçekleşen projelerden biri de Şartlı Eğitim Yardımı (ŞEY) projesi. Türkiye’de 2003 yılından itibaren Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından başta ulusal ölçekli, 2017 yılından itibaren ise UNICEF ortaklığıyla yürütülen, mülteci çocukları da kapsayan bu proje öğrencilere ve ailelere maddi yardımda bulunarak okula devam sağlanmasını teşvik etmeyi hedeflemekte. ŞEY projesi UNICEF kolu sorumlusu Emine Çarkçıoğlu, projeyi anlatırken ailelerin bu yardımla çocuklarını okula göndermeye daha çok teşvik olduklarından bahsediyor. “Gelir düzeyi düşük, maddi yardıma ihtiyaç duyan çocuklar iş hayatını seçip eğitimden mahsur kalmasın istiyoruz. Dolaysıyla bu program hem Türk hem mülteci çocuklarını kapsıyor.” diyor. ŞEY projesi okula devam etmeyi esas aldığı için; 30 gün içerisinde mazeret olmaksızın 4 günden fazla devamsızlık yapmayan çocuklar ve ailelerine maddi destek sağlanıyor. Çarkçıoğlu projenin etkilerini anlatırken, “ Şu ana kadar 600 binin üzerinde mülteci çocuğa bu yardımı sağladık. Hedefimiz daha da fazlasına ulaşmak, teşvik sağlamak. Bu programın hedefinde ki çocuklar hangi milletten olursa olsun yoksulluk problemiyle baş etmeye çalışıyor, o yüzden birçoğu okulu bırakıp iş hayatına atılmak ailesine destek olmak istiyor. En büyük amacımız, çocukların okuldan kopmaması. Bu nedenle maddi yardım aileleri bir nebze teşvik ediyor çocukları okula göndermeye.” diyor.
UNICEF Eğitim Şefi Cansu Albayrak: “Dezavantajlı çocukların istismar edilmelerini önlemek birincil isteğimiz.”
Mülteci çocukların Türk eğitim sistemine katılması yönünde ki bir başka engel ise; onların gelir sağlamak adına eğitim yerine çalışma hayatını tercih ediyor olmaları. Bu sorunun önüne geçmek adına Milli Eğitim Bakanlığı ve UNICEF tarafından ortak yülütülen proje ise hem Türk hem Mülteci çocuklara mesleki ve teknik eğitim sunmakta. Maddi engeller nedeniyle orta öğretimi tamamladıktan sonra iş hayatına atılmak zorunda olan çocukları korumaya yönelik bu projenin UNICEF sorumlusu Cansu Albayrak, şöyle diyor: “ Ülkemizde uyruğu fark etmeksizin bir sürü dezavantajlı çocuk var. Bu çocuklar ailelerine destek olmak, yaşama tutunmak için çalışmaya çok erken yaşta başlıyorlar. Yasal olmayan yollarla işe alınan çocuklar istismara uğruyor, neredeyse karın tokluğuna çalışıyor ve sağlık güvencesi gibi çok temel haklardan mahrum kalıyorlar. Dezavantajlı çocukların istismar edilmelerini önlemek bizim birincil isteğimiz.” Dört yıllık örgün eğitime dâhil olan bu program mesleki eğitim merkezlerinde 4 gün saha çalışması bir gün teorik bilgi sunarak, çocukların hem mesleki hem teknik bilgi kazanmasını sağlıyor. Sağlık güvencesi ve asgari maaşın üçte biri gibi imkânlarda sunarak, çocukların yasa dışı yollarla istismar edilmesini, zayıflıklarından faydalanılmasını önlemeye çalışıyor.
“Önce onların, sonra toplumun kazanması mümkün.”
Hayatı zaten savaş ve politik çelişkilerle yerle bir olan mülteci çocuklarına eğitim sunmak, onlara mümkün olan en güvenli, sağlıklı yaşam ortamını sağlamak aslında bir insanlık görevi. Dil engeli aşılamayan; barınma problemleri yaşayan; su, elektrik ve tesisat ihtiyaçları karşılanamayan bu çocuklar güzel bir gelecek ümitlerini tamamen kaybetmek üzere. Kayıp bir nesil olmaktansa hayata karışıp topluma faydalı bireyler haline gelirlerse, önce onların, sonra toplumun kazanması mümkün.
Kaynaklar:
Özlem Gökalp – Education oficer
Emine Çarkçıoğlu - Education oficer
Cansu Albayrak - Education oficer
https://www.unhcr.org/tr/unhcr-turkiye-istatistikleri
https://www.unicef.org/turkey/bas%C4%B1n-b%C3%BCltenleri/suriyeli-ve-di%C4%9Fer-m%C3%BClteci-%C3%A7ocuklara-y%C3%B6nelik-%C5%9Fartl%C4%B1-e%C4%9Fitim-yard%C4%B1m%C4%B1-%C5%9Fey-program%C4%B1
https://www.unicef.org/turkey/%C3%B6rg%C3%BCn-e%C4%9Fitim
https://www.unicefturk.org/yazi/acil-durum-turkiyedeki-suriyeli-cocuklar
https://www.unicef.org/turkey/media/8006/file
http://www.meb.gov.tr/mesleki-egitim-merkezlerinde-verimliligi-artiracak-yeni-materyaller-kullanimda/haber/19517/tr
https://www.unicef.org/turkey/en/press-releases/technical-and-vocational-education-and-training-tool-against-child-labour
https://www.unicef.org/turkey/en/reports/education-children-under-temporary-protection-turkey-statistical-report
https://www.unicef.org/turkey/en/education
https://www.malatyasonsoz.com.tr/suriyeli-ogrencilere-mesleki-egitim-programi-h366694.html
https://www.hurriyet.com.tr/egitim/multeci-cocuklar-egitim-sistemine-dahil-edilecek-41413585
https://tr.euronews.com/2019/09/09/unicef-turkiye-de-suriyeli-multeci-cocuklarin-kayip-nesil-olmamalar-icin-size-ihtiyac-var