İlayda HAN
Japon Kuklası, Mojo, Joko’nun Doğum Günü, Yastık Adam, Jerry ve Tom ve Shakespeare Zorda oyunlarının ödüllü yönetmeni İlham Yazar’ın Bilkent Üniversitesi'nde oyunculuk dersleri verdiğini biliyor muydunuz? Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservaturı’ndan 1989’da mezun olan Yazar, Devlet Tiyatrosu sanatçı kimliğiyle birçok oyunda yönetmen ve aktör olarak görev yaptı.
İlham Yazar ile Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesinde COMD 331 sınıfı olarak bir söyleşi yaptık. Yazarımızın doğup büyüdüğü ve “ eski halini çok özlediği” Ankara’dan, yönetmen ve eğitmen olmanın inceliklerine, sanata bakış açısından şu an Tiyatro Bölümü 3. Sınıf öğrencileri tarafından sahnelenen Japon Kuklası’na kadar uzun, bol kahkahalı, bazen de biraz hüzün dolu bir söyleşi oldu. Yönetmenlik yapmanın oyuncu olmaktan çok daha fazla sorumluluk getirdiğini ama Bilkent Üniversitesi’nde eğitmenlik yapmaktan çok keyif aldığını söyleyen yazar, sahneye ilk defa çıkan öğrencileri tarafından sahnelenen Japon Kuklası performansının izlemeye değer olduğunun altını çiziyor.
“ Sahne tozu yutuldu ve hasta oldum”
Babası Devlet Tiyatrosu’nda ışık kreatörü olan İlham Yazar, babasının işi sebebiyle tiyatroya çok sık gelip gittiğinden bahsediyor. Henüz ilkokulda öğrenciyken Devlet Tiyatrosu’nda görev alan Yazar, “ Sahne tozu yutuldu ve hasta oldum” diyerek, tiyatro merakının çok eskilere dayandığını anlatıyor.
“3 seçeneğim vardı, ben konservatuvarı seçtim”
İlham Yazar gençlik yıllarında çok iyi futbol oynarmış. Hatta profesyonel olarak Gençler Birliği’nden çağrılmış. Yine aynı yıllarda üniversite sınavlarına girerek ODTÜ Çevre Planlama Bölümünü kazanmış. Ve tabii ki tiyatro meselesi de gündemdeymiş. Diğer seçenekleri bir kenara alıp, konservatuvar sınavlarına giren ve başarılı olan İlham Yazar kariyer basamaklarına tiyatro oyunculuğu eğitimlerine başlayarak ilk adımı atıyor.
“Diyarbakır’dan döndükten sonra bende yapabilirim düşüncesi oldu, denemek istedim.”
Yazar’ın yönetmenlik kariyerine baktığımızda 15 senelik bir geçmişi olduğunu ancak bu sürenin hayli yoğun geçtiğini görüyoruz. Bulunduğu birkaç oyundan sonra "yönetmenliği ben de yapabilirim" düşüncesini yenemediğini ve öncelikle yardımcı yönetmenlik daha sonra da kendi oyununu yöneterek yönetmenlik kariyerine de başladığını öğreniyoruz.
“Yönetmen her şeyden sorumlu”
Hem bir oyuncu hem de bir yönetmen olarak ikisi arasındaki ayrımı bize çok net ifade ediyor İlham Yazar. “Oyuncuyken sahnedeki partnerinizden ve kendinizden sorumlusunuzdur sadece. Yönetmen olduğunuzda sahneye yerleştirmekten, dekordan, ışıktan, giyimden, oyuncularla ve idareyle olan ilişkilerinizden ve oyuncu seçiminden sorumlusunuzdur. Bayağı uzun bir liste değil mi?” diyor. Hal böyle olunca her şeyden sorumlu olmak yönetmenimizi biraz yıpratmış ama “diş kamaştırıcı” bir iş olduğunu da söylemeden geçemiyor.
“Bir öğrencinin okul sırasında 4 projesi var, herbirinin komedi olmasının öğrenciye çok faydası olmaz.”
Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nde dersler veren Yazar, oyun seçimlerinde öğrencinin ne çalışması gerektiğine göre Tiyatro Bölüm Başkanı Jason Hale ile birlikte karar verdiklerini belirtiyor. Okul projesi kapsamında sahnelenmek üzere tiyatro bölümü öğrencileri toplam 4 oyunda görev alıyor. Yazar, oyun seçimlerinde bunu dikkate aldıklarını belirtiyor. Oynanan oyunların aynı tema üzerine olmamasına dikkat ettiklerini ve öğrencilerin komedi, trajedi ve dram gibi türlerin her birinde oynama fırsatı bulduğunu belirtiyor.
“Öğrenciler için ekip halinde çalışabilecekleri projeler değer kazanır”
Hepimizin en çok merak ettiği konulardan birisidir bence; başrol oyuncuları nasıl ve neye göre seçildiği. Tiyatroda jön, jön fi ve başroller vardır. Bir oyunda birden fazla başrol çok nadir izlediğimiz bir türdür. İlham Yazar bir eğitmen olarak oyuncuları profesyonel oyunlardakinden farklı olarak, jön, jön fi ve başrol oyuncusu olarak ayırmak yerine, ekip halinde çalışabilecekleri projeler seçtiğini belirtiyor.
Şu an Bilkent Üniversitesi’nde sahnelenmekte olan “Japon Kuklası’nı” bu bağlamda incelediğimizde tek bir ana karakter olmadığını görmemiz mümkün. Oyun, ana karakteri olan Armida’nın etrafında dönüyor gibi görünse de aynı zamanda fabrika müdürünün ya da işçilerin de etrafında döndüğünü görebiliyoruz. Birden çok başrol var diyebiliriz.
“Özne okulda öğrencidir.”
İlham Yazar’a Japon Kuklası adlı oyunda seyirciyi ne beklediğini sorduğumuzda bize “öğrencilerimizin performansı” yanıtını veriyor. Her zamanki mütevazı kimliğiyle Yazar, okulda sahneye çıkarttığı oyunu ne kadar maharetle yaptığının ya da yapabileceğinin göstermenin hiçbir katkısı olmayacağını belirtiyor.
Söyleşimizin sonunu Yazar’ın izleyiciye mesajıyla bağlayalım. “Bu oyunu izlediğinizde canavar gibi çalışan ve bir ekip olma ruhuna sahip yetenekleri görebilirsiniz. Sahneye ilk defa çıkan 10 tane pırıl pırıl sanatçı adayının performansı sizi gerçekten çok şaşırtacak. Ezen ile ezilen meselesindeki sistem eleştirisini bir yandan gülüp eğlenirken bir yandan da burnunuz sızlayarak izleyebilirsiniz.
Oyunun konusuna gelince, büyük haksızlıklara uğrayan deli gibi çalışan işçiler ve onlar üzerinden para kazanan bazı adamların hikâyesi, Japon Kuklası 29 Kasım’a kadar her Çarşamba akşamı Bilkent MSSF Ana Sahne’de izleyicilerini bekliyor.
İlham Yazar Kimdir? Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konsevatuvarı’ndan 1989’da mezun olan İlham Yazar, Devlet Tiyatrosu sanatçısı kimliğiyle birçok oyunda yönetmen ve aktör olarak görev yapmıştır. Oyunculuk dersleri vermektedir. Yönettiği oyunlardan Japon Kuklası ile 2007-2008 Sanat Kurumu Övgüye Değer Yönetmen Ödülü, Mojo ile 2010 Sanat Kurumu En İyi Yönetmen Ödülü başta olmak üzere birçok ödül kazanmıştır. |
JAPON KUKLASI Yazan: Dario Fo Çeviren: Egemen Berköz Yönetmen: İlham Yazar Işık Tasarımı: Yılmaz Ertekin Dekor Tasarımı: Yılmaz Ertekin, Adnan Atalan Teknik Görevliler: Ece Babayiğit, Emre Arslanbek, Doğuş Bilgin, Esra Sürgü ‘’Fabrikalarda kadınlar ezilmenin doruğunda yaşıyorlar. Bazı fabrikalarda, ‘insana güç veren bazı hapların’ sunulduğu, kimse için yeni bir haber değil.’’ Müdür - patron - işçi üçgeninin ezilen, hor görülen grubu olan işçi sınıfı, tacizlerle, hakaretlerle ve insanlık dışı yaptırımlarla makineleşmeye başlar. Güç vermesi için zorla yutturulan haplarla işçiler beden ve akıl sağlıklarını kaybetmekle karşı karşıya kalmışlardır. İşçi sınıfı bu baskıya daha ne kadar dayanabilir? Yutmak zorunda kaldığı haplarla akıl sağlığını kaybeden, işçilerin iyi yürekli, saf kızı Armida sonunda işçi sınıfının intikamını alabilecek mi? 1, 8, 15, 22, 29 Kasım Çarşamba, 20.00 MSSF Ana Sahne Biletler: https://bilet.bilkent.edu.tr Tel: 0312 290 17 75 |